35 YIL ÖNCE SES
1980 yılı. İhtilal kapıda ama müzik, magazin ve sinema dünyasının pek de umuru değil sanki. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi, o günlerde de herkes ayrı havadan çalıyor. 35 yıl öncesinden Ses dergilerinin sayfaları arasında bir yolculuğa buyurun.
REKLAM KIZI BANU
O zamanlar Yugoslavya’ya bağlı olan Dubrovnik’de dünyaya gelen Liz Remka Rebronja, 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç eder. Bu Yugoslav güzeli, daha çocuk yaşlarında güzelliyle dikkatleri çekip sinemaya adım atacak ve Banu Alkan ismiyle ‘80’lerin en popüler Yeşilçam yıldızlarından biri olacaktır. Oyunculuğa pek yeteneği yoktur ama o yılların Yeşilçam’ında bunun pek de önemi yoktur zaten.
Ses dergisinin sayfaları arasında kalmış bu fotoğraflar, bir iç çamaşır markasının reklamları için çekilmiş. Banu Alkan, reklam gereği “eşine ait” kırmızı bir erkek donuyla objektife çapkınca gülümsüyor. Diğer fotoğrafta ise bu defa aynı markanın geceliği ile yine şuh bir poz vermiş. “Afrodit”in bir ev hanımı olduğuna inanıp inanmamaksa size kalmış.
GİZLİ RANDEVU
Habere göre bir Ses okuru, Zeki Müren’in Levent’teki evine Orhan Gencebay’ın girdiğini görünce hemen dergiyi arayıp haber vermiş. Ses dergisi de durur mu, muhabir Tayyar Yıldız, bu gizli randevunun ardındaki sırrı ortaya çıkarmak için soluğu hemen Zeki Müren’in evinde almış.
Aklınıza yanlış bir şey gelmesin. Bir baskın sonucu ortaya çıkan bu randevuda iki müzisyen oturmuş, birlikte neler yapabileceklerini konuşuyorlarmış meğerse. Zeki Bey diyormuş ki, “Orhan Bey benim için bir beste yaparsa haz duyarım. Hele müzikal bir filmde müzisyen iki kardeşi oynamak beni ne kadar mutlu eder bilemezsiniz.”
Orhan Gencebay da şöyle cevap vermiş: “Evet paşam… En kısa zamanda sizin için bir beste yapacağım. Söz veriyorum, eğer sizi bu kadar mutlu edecekse…”
Birlikte çalışırken poz vermeyi de ihmal etmemişler tabii. Gerçi bildiğim kadarıyla böyle bir müzikal ortaklık hiç kurulmadı ama Zeki Müren’le Orhan Gencebay’ın bir filmde iki kardeşi oynama fikri gayet enteresanmış; keşke olsaymış.
UÇTU UÇTU SERPİL UÇTU
‘70’lerin popüler şarkıcılarından Serpil Barlas, Amerikalı bir pilotla evlenince oraya yerleşmiş ve New York’da bir gece kulübünde sahneye çıkmaya başlamıştı. Hatırlarsınız, Serpil Barlas, ‘90’ların meşhur 900’lü hatlarında “en çılgın” Amerika anılarını, zencileri, Hollywood ünlülerini filan anlatmıştı sonra uzun uzun. İşte o anılar, o günlerden kalmadır.
Haberde Serpil Barlas Amerka’da neler yapıp ettiğini anlatmakla kalmıyor, kendisine özenen meslektaşlarına da fena ayar veriyor: “Amerika tutkunu sanatçılara tavsiyem olumsuz yöndedir,” diyor Barlas. “Hiç boşuna masraf edip, ümitlenip de Amerika’ya gelmesinler. Çünkü hiçbiri Amerika’da dikiş tutturamaz. Her şeyden önce çok iyi lisan bilmeleri gerekir. Ayrıca sürekli kalmaları yasal açıdan olanaksız… Eğer ki ben de bir Amerikalıyla evli olmasaydım, orada barınamazdım.”
Haberi süsleyen fotoğraflardan biri ise Serpil Barlas’ın Amerika’da sahneye çıktığı kulübün ilanı. Serpil Barlas, isminin İngilizce telaffuzu zor olduğundan olsa gerek, kendisine “Sugar Baby (Şeker Bebek)” lakabını uygun görmüş. Bunu da ilandan öğreniyoruz.
MÜZİK GÜNDEMİ MAYIS 2015
KAYAHAN PLAKTA
2015 müzik ve sanat dünyamıza pek de uğurlu gelmedi. Ardı ardına çok kıymetli, çok özel, tabirin tam anlamıyla yeri doldurulamayacak isimleri kaybettik. Müzeyyen Senar, Fikret Şeneş, Erol Büyükburç, Yaşar Kemal derken, son olarak da Kayahan eklendi kayıplarımız arasına.
Kayahan’ın albümlerini ve onun imzası olan şarkıları dijital platformlarda bulmak mümkün değil. Zira hayattayken sürdürdüğü telif hakları mücadelesinin bir yansıması olarak şarkılarının dijital platformlarda satışına izin vermiyordu. Neyse ki albümleri CD formatında müzik marketlerde bulunabiliyordu.
Kayahan’ın en iyi şarkılarına imza attığı döneme ait albümlerinin yayın haklarını elinde bulunduran Yaşar Plak, bugünlerde bir sürpriz yaptı ve o albümleri plak formatında da satışa sundu. Plak meraklıları için Kayahan’ın “Siyah Işıklar”, “Yemin Ettim” ve “Odalarda Işıksızım” albümleri, müzik marketlerin plak raflarında artık.
Bu arada 2000 yılında yayımlanmış “Gönül Sayfam” adlı albümün plak baskısının, Kayahan’ın ölümünden sonra ikinci elde 900 liraya kadar ulaşan rakamlara satıldığını da söyleyeyim.
GELECEĞİN YILDIZLARI
Herkes müzik sektöründen dert yanıyor ama sektörde üretimin hızı hiç kesilmiyor. Hemen her gün yeni bir isimle, yeni albümlerle, şarkılarla karşılaşmak mümkün. Başarılı olan var mı derseniz, işte ona cevap vermek kolay değil. Artık öyle tek bir şarkıyla, bir gecede “star” olmak pek mümkün görünmüyor. Uzun uzun uğraşacak, tuğlaları tek tek öreceksiniz.
Son yılların en iyi çıkışını İrem Derici’nin yaptığı bir gerçek. Erkekler kulvarında ise Edis’in bir önceki paragrafta yazdıklarımı haksız çıkaracak bir biçimde, tek bir şarkıyla çok parlak bir çıkış yakaladığını söylemek mümkün. “Star” ışığı denilen şey kendini tek şarkıyla da gösterebiliyor işte böyle. Bu çok sık olan bir şey değil. Ancak “Benim Ol” şarkısıyla herkesin diline düşen Edis’in yolu çok açık, orası kesin.
Ömrü çok uzun olmayan X Factor yarışması ile adını duyuran İlyas Yalçıntaş da bir başka yıldız adayı. “İncir” adlı şarkısıyla dikkatleri üzerine çeken Yalçıntaş, pek yakında ilk albümüyle dinleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Yakın dönemin dikkat çekici isimlerinden biri de İrfan Özata oldu. Bir tekli ve bir albüm yayımlayan İrfan Özata, sonrasında Sony Müzik’e transfer oldu ve bu aralar yeni şarkısı ile “Emir Büyük Yerden” ile adından söz ettiriyor. Farklı ses rengi ve şarkılarının yanı sıra, çok sayıda enstrüman da çalan bir müzisyen olmasının avantajıyla İrfan Özata, önümüzdeki yıllarda adını sıkça duyacağımız isimlerden biri haline gelirse şaşırmayın.
“DEMBABA DEMBABA”
Bir şarkı kitlelerin diline slogan/tezahürat olarak düşerse, üzerinden bin yıl da geçse unutulmuyor. Bugün stadyumlarda “I Love You Fener” şarkısını söyleyen kaç kişi, o şarkının aslında Ömür Göksel’in ‘70’lerde meşhur ettiği “Sevemem Artık” adlı şarkının melodisinden uydurulduğunu biliyor?
Gezi direnişi günlerinde dillerden düşmeyen “Sık Bakalım”ın, aslında Pınar Altınok’un söylediği çok sıradan bir alaturka-arabesk şarkıdan, “Dur Bakalım”dan türetildiğini de pek kimse bilmedi uzun zaman.
Bu sıralar “Dembaba” versiyonuyla herkesin diline yerleşen “Hangimiz Sevmedik”de ise farklı bir durum oldu. “Dembaba” tekrarları şarkının “intro” melodisi ile söyleniyor ama şarkının devamını da herkes biliyor. Öyle ki, Gürses’in 1994 yılında yayımlanan “Senden Vazgeçmem” adlı albümünde yer alan şarkı, bugünün birçok “hit”ini geride bırakıp dijital platformlarda haftalarca liste başı oldu.
Popüler müzik tam da böyle bir şey… Neyin ne zaman, ne kadar sevileceğini kestirmek hiç kolay değil.
NEREYE GİDELİM?
Bahar geldi, festivaller yüzünü gösterdi. 2 Mayıs’ta Life Park İstanbul’da, Parkta Bahar Festivali var. Festivalde MFÖ , Şebnem Ferah, Sattas, Esin İris ve DJ Nadir Duman sahne alacak. 10 Mayıs’ta ise Küçük Çiftlik Park’ta, müzik, moda ve alışverişin bir arada olduğu ParkFest var. Festivalde The Dø, Kadebostany, Princess Chelsea gibi alternatif müzik grupları yer alıyor.
Balkan müziğinin tanınmış ismi Goran Bregoviç, 7 Mayıs’ta İstanbul Volkswagen Arena’da, 8 Mayıs’ta İzmir Container Hall’de birer konser veriyor.
Gitar tutkunları için, 21-24 Mayıs tarihleri arasında dört gün boyunca Cemal Reşit Rey konser salonunda devam edecek CRR II. Gitar Festivali, kaçırılmayacak bir fırsat. Festival kapsamında bir klasik gitar yarışmasının yanı sıra, Sinan Erşahin, Ricardo Moyano, Willam Anderson, Christian Lavernier ve Canizares gibi gitar virtüözlerinin resitalleri de var.
‘80li yılların o meşhur “L’italiano” şarkısıyla hafızalarımıza yer eden, o günlerde birkaç kez Türkiye’ye de gelen dünyaca ünlü İtalyan şarkıcı Toto Cutugno, 28 Mayıs Perşembe gecesi Cemal Reşit Rey Konser Salonunda, yıllar sonra ilk kez tekrar Türk dinleyicisinin karşısına çıkacak.
28 Mayıs gecesi için bir başka alternatif de ünlü keman virtüözü Itzhak Perlman’ın Zorlu Center PSM’de vereceği konser olabilir.
NİSAN 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder