BİR UYUMSUZUN HİKÂYESİ
(Milliyet Sanat dergisi Ağustos 2015 sayısında yayımlanmıştır.)
Uzun yıllar sonra bir gün birisi onun hayatını anlatmaya koyulduğunda, sadece bir şarkıcının, bir şarkı yazarının hikâyesi olmayacak anlatılan. Tek başına bir kadının ayakta kalış, direniş, karşı duruş hikâyesi okunacak satır aralarından. Bu yazı bunun kısacık bir özetidir. Bu, bir uyumsuzun hikâyesidir.
Uyuşturucu kullandığı iddiasıyla gözaltına alındığında, adliye çıkışı gazetecilerin ısrarlı sorularına bağıra çağıra “Delikanlım” şarkısını söyleyerek cevap veren odur.
Yaptığı televizyon programında, konuklarının etnik kökenlerini sorması sonrasında televizyon kanalını arayıp ikaz eden ve “Biraz da Türklerden bahsetsin,” diyen dönemin Ulaştırma Bakanına canlı yayında “Hepimiz kardeşiz. Beni kardeş olarak kabul etmeyen alnımın ortasından vurabilir, buradayım ben!” diye meydan okuyan odur.
Albüm tanıtımı basın toplantısında bir magazin muhabirinin, sorduğu magazin içerikli soruyu ısrarla yinelemesi üzerine yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan ettiği küfrü, “O kelimeyi değersiz bir duruma ithaf ettiğim için üzüldüm; söylediğim kelimenin altında bir sürü kadın var, hepsi mükemmel çocuklar yetiştiriyorlar,” diyerek savunan ve söylediği kişiden değil, kelimenin kendisinden özür dileyen odur.
Onun taklidini yapanları eğlenerek seyrettiğini söylerken, “Öyle ağzını eğe eğe benim taklidimin yapılmasına gerek yok ki. Ben ağzı o kadar eğik bir kadın değilim ki. Ben o resmedildiği kadar çirkin bir kadın da değilim,” diyerek, abartılı taklitlerden hoşnutsuzluğunu ifade eden odur.
İbrahim Tatlıses’e canlı yayında şarkısını kesmesi üzerine çıkışan, Tatlıses’in öfkeli bir biçimde geçmişte ona yaptığı yardımları hatırlatması üzerine ise “Beni sadece Allah korudu bugüne kadar, bundan sonra da Allah koruyacak. Sizi de Allah korusun, allahaısmarladık,” diyerek ve alkışlayarak canlı yayını terk eden odur.
Bir televizyon programında Bülent Ersoy’un onun müzikal bilgisinin eksikliğini ima eden sözleri üzerine “Benim kültürsüzlüğüm kimseyi ilgilendirmez. İlkokul mezunuyum ve Türkiye’nin duymadığı şarkılar yaptım,” diye veryansın eden de odur.
İzmir’in gecekondu semtlerinden Gültepe’de doğup büyümüş, mevsimlik işçi bir babanın, ortaokul ikinci sınıftan terk kızıdır, ailesinin onu çağırdığı adıyla Yadigâr. Küçük yaşta evlenir, beş yıl evli kalır. Boşandıktan sonra şarkıcılık yapmaya başlar. ‘80’lerde Kibariye’nin, Bergen’in İstanbul’a gidip şöhret olmasına yol açan İzmir’in küçük gece kulüpleri ‘90’larda Yıldız Tilbe için bir basamak olur. Sezen Aksu onu çalıştığı kulüpte dinler, beğenir ve İstanbul’a çağırır.
Kızının adı bile Sezen’dir. Ne ki İstanbul macerası, öyle de yürekten sevdiği Aksu’nun evinden kovulmasıyla devam eder. Onun ne biat edesi, ne tahakküm altına giresi, ne de saman altından su yürütesi vardır çünkü. Nasılsa öyledir. İçinden geçeni ne yaşamaktan sakınır ne de söylemekten. Bundandır ki kanatsız, kolsuz, desteksiz devam eder yoluna. Düşer, kalkar, dayak yer, döver, en dibi de görür, zirveyi de… Herkesin gözü önünde olur tüm bunlar. Ne uyuşturucu tedavisi gördüğünü saklar, ne de rahim kanserine yakalanmasının sebebinin karşılıksız bir aşk olduğunu.
“Delikanlım”la başlayan şarkı yazarlığı, o çok kendine has sesinin de şarkıcılığının da önüne geçer zaman içerisinde. Özellikle 2000’lerden sonra yazdıklarını arabesk bulanların aksine, ne arabesk şarkıların hece vezinli, kafiyeli cümleleri vardır onun şarkılarında, ne de ortalama şarkı formuna uygun müzikal kalıplar. Kendisi gibi şarkıları da uyumsuzdur; sıraya girmez, ölçüye sığmaz. Bir yerden sonra şarkıcılığı da buna ayak uydurur. İlk albümlerindeki o edepli şarkı söyleme stili, yıllar içerisinde başına buyruk, delibozuk bir biçim kazanır.
Program yaptığı televizyon kanallarıyla anlaşamaz, çalıştığı müzik firmalarına yaka silktirir. Şarkılarını adı sanı duyulmamış isimlere hiç karşılıksız verirken, büyük isimlerden istediği büyük paralar nedeniyle sektörün sevilmeyen şarkı yazarlarından biri olur. Yukarıda da bahsi geçtiği üzere, Sezen Aksu gibi, İbrahim Tatlıses gibi, Bülent Ersoy gibi camianın yel değirmenlerine kafa tutarken gözünü budaktan sakınmaz. Kaldı ki halk sevmiştir onu bir kere. Ne yapsa etse kredisi eksilmez, gözden düşmez.
Otel odalarında makyajsız, uykusuz, kafasında rengârenk peruklarla kendini alabildiğine çirkinleştirmiş bir halde çektiği ve sosyal medyada paylaştığı fotoğrafları, “Cumartesi Sarıyer’de konserim varmış ben de gidicem” gibi, “Bazı anlar ne kadar güzel, değil mi? Hangi anlar bilmiyorum,” gibi, bizi mi kendisini mi hafife aldığı anlaşılamayan cümleleri, “Biliyon mu?”lu “Anladın mı?”lı konuşma biçimi ve o her uzvunun birbirinden bağımsız salındığı dans figürleri konuşulur da konuşulur günlerce… Dalga geçtiğimizi sanırken sevdiğimiz, alay ettiğimizi sanırken sahiplendiğimiz, küçümsediğimizi sanırken içselleştirdiğimiz olur. Çocukluğumuzda kalmış, büyüdükçe bastırılmış, susturulmuş, kıstırılmış hesapsızlığımızdır o. Egomuzun süper egomuzca dizginlenmemiş halidir ya da. Ona deli derken, kendi deliliğimizi özleriz belki de. Ona uyumsuz derken, kendi yola girmişliğimizden nefret ederiz.
Yıldız Tilbe, 1994 yılında yayınlanan ilk albümü “Delikanlım”la birlikte, toplam 17 albüm yaptı bugüne dek. Kimileri kıyametler kopardı, kimileri daha az ilgi gördü. Koyu hayranları her bir şarkısını ezber ederken, onu en az dinleyenler bile “Delikanlım”, “Çabuk Olalım Aşkım”, “Yürü Anca Gidersin”, “Haberi Olsun”, “El Adamı”, “Dayan Yüreğim” gibi nice dillere düşmüş şarkısına kayıtsız kalamadılar.
Yıldız Tilbe’nin “2015” adı verilmiş yeni albümü, geçtiğimiz günlerde Özdemir Plak etiketiyle piyasaya çıktı. Albümde söz ve müziği Yıldız Tilbe’ye ait beş şarkı var. Açılış şarkısı olan ve düzenlemesi Mert Kayıkçıoğlu ve Volkan Gümüş tarafından yapılan “Deliyim Aşkından”, Tilbe’nin dillere marş olmuş aşk şarkılarından biri haline gelmeye aday görünüyor. Serdar Ayyıldız’ın düzenlemesiyle “rock’n roll” ritimli “Yankılandı Aşk” ile düzenlemesi Selim Topsakal tarafından yapılan “Cıs Yanarsın”, albümün eğlenceli şarkıları. Adlarından da anlaşıldığı üzere, şarkılarında yine aşkı odak almış Yıldız Tilbe. Nitekim düzenlemesi Eylem Pelit’e ait “Aşkı İstemek” de bu minvalde bir şarkı. Tilbe’yi dinlerken en çok aklımıza takılan soruyu bir kez daha sordurtuyor “Aşkı İstemek”: “Bu kadın bu şarkıları nasıl yazıyor?”
Albüm, Serdar Ayyıldız’ın düzenlemesini yaptığı “Gönül Vakti” ile kapanıyor. Bu şarkı, albümden ilk servis edilen şarkı oldu, ancak ilk klip “Cıs Yanarsın”a çekildi. Buna karşın bu beş şarkı arasında en fazla yükselenin “Deliyim Aşkından” olacağı aşikâr. Onun dışındakiler bir dinleyişte kulağa yerleşecek, kolayca ezber edilecek gibi görünmüyor.
”Aramam aşkımdan ölsem de, beni hak etmen lazım önce,” diyor “Cıs Yanarsın”ın bir yerinde Yıldız Tilbe. İşte bu özgüvenin, bu kendinden eminliğin müptelasıyız nitekim. O’nun kadar kendi gibi olabildiğimiz gün O’nu hak etmiş olacağız muhtemelen. Henüz çok erken…
TEMMUZ 2015
Yıldız Tilbe 2017 albüm yaptı. Yıldız Tilbe Proje albümü. Sabırsızlıkla bekliyorum bu albümü. Çok efsane olacak. Yıldız Tilbe unutulmaz bir efsanedir. Teşekkürler, güzel paylaşımdı.
YanıtlaSil