HANGİMİZİN "KARA DANTEL SOKAĞI" OLMADI Kİ?
(4 Nisan 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.)
“Yolu sevgiden geçen” şarkılar öksüz kaldı. Kayahan, 66’ncı doğum gününden sadece beş gün sonra, kıştan kalma, soğuk bir Nisan sabahında sonsuzluğa kanat açtı. Ardında şarkılarını ve sesini bırakarak… Hayatlarımıza sinmiş şarkıların, seslerin sahipleri bir gün bizi terk ettiğinde tek avuntumuz bu oluyor hep. Sonsuza dek baki kalacak olan hoş sadaları…
Öylesi tutkulu, sancılı, acılı aşklar yaşadık ya da yaşamadık… Ama hangimizin hayatında “Ben nerede yanlış yaptım?” diye sorduğumuz bir an, odalarda ışıksız kalıp, karanlıklara “Yeter artık yeter!” diye isyan ettiğimiz bir gün, “Hiç mi özlemedin, hiç mi hakkım yok?” diye sorduğumuz birileri, dönemediğimiz bir yemin, hapsolduğumuz bir çift göz, içine girip kaybolduğumuz bir “kara dantel sokağı” olmadı ki? Hangimizin yolu günün birinde bir Kayahan şarkısıyla kesişmedi ki?
Ortak hafızamızda bu kadar derin izler bırakmış bir ozanın susmasına üzüldük belki en çok. Ama aynı zamanda ömrünü müziğe adamış, ürettikleri ve yaptıklarıyla, emeğiyle ve mücadelesiyle Türkçe müziğin kendinden sonrası ve hatta öncesine, kimilerinin farkında bile olmadığı ama asla göz ardı edilemeyecek koca bir miras bırakmış, kıymetli bir müzik adamını da kaybettik biz. Şayet bu ülkede besteci, söz yazarı ve yorumcular, Kayahan’ın yarısı kadar kendi değerinin farkında olup, haklarına sahip çıkabilseydi, kim bilir belki biz de öğrenirdik üretenlere değer vermeyi, onları elden ayaktan düştüklerinde dahi el üstünde tutabilmeyi.
Babası bile “Senden adam olmaz,” dermiş Kayahan’a. Öyle anlatmıştı geçtiğimiz Eylül ayında onu ziyaret ettiğimde. “Ama oldu işte!” demişti gülerek. Lise yıllarında başlayan müzik tutkusunun ilk yirmi yılını kendini ispat etmek, adını duyurabilmek çabasıyla yokluk ve sıkıntılar içinde geçiren Kayahan, 1984’de Nilüfer’in seslendirdiği “Kar Taneleri” adlı şarkıyla ilk büyük çıkışını yapmış, 1986 yılında Akdeniz Akdeniz Müzik Festivalinde birinci olan “Geceler” ise 2000’lerin ikinci yarısına dek sürecek olan Kayahan-Nilüfer ortaklığının harcını atmıştı. 1990’dan bu yana mücadele ettiği hastalığının en şiddetli dönemlerinde bile müzikten hiç kopmadı. Nitekim henüz bilinmeyen son şarkılarını eşi İpek Açar’ın yeni albümü için, yine hastayken yazmıştı.
Şarkılarını söylemesini mahkeme kararıyla yasaklatacak kadar niye kızmıştı Kayahan Nilüfer’e?.. Ya da Nilüfer neden sonrasında Kayahan cephesinden gelen olumlu sinyallere cevap vermemişti hiç? Şarkıların telif gelirleriyle ilgili meselelerdi bildiğimiz. Ama ben tek sebebin bu olmadığını düşündüm hep. Öyle ya, yoldan geçen birisi bir şey söylese de sıksa canımızı mesela, çok sevdiğimiz birinin söylediği söz kadar üzmez bizi. Kim bilir belki bu kızgınlığın, kırgınlığın altında da yıllar sürmüş bir yol arkadaşlığının getirdiği derin bir sevgi ve hayal kırıklığı yatıyordu. Belki de o son konserde Kayahan’ın “Barıştık… Ama her an her şey olabilir,” deyişi, Nilüfer’in buna karşılık attığı kahkaha boşuna değildi. Dedim ya… Kim bilebilir ki?..
NİSAN 2015
eline sağlık üstad yine döktürmüşsün bu arada Youtube kanalının tartışma bölümünde naçizane bir sorum var sana okur da cevaplandırırsan çok mutlu olurum sağolasın :)
YanıtlaSil