KENAN DOĞULU'NUN CAZ YAPMA "İHTİMAL"İ
(Milliyet Sanat dergisi Temmuz 2016 sayısında yayımlanmıştır.)
Evvel zaman, kalbur saman içindeydi… Bir yanımız kahır kıyamet arabesk filmlerin video kasetleriyle yaprak döker, bir yanımız şakkıdı şukkudu taverna kasetleriyle bahar bahçe iken, takvimler ‘80’leri 90’lara bağlayıvermişti bile. Ortalama bir oturma odası büyüklüğündeki ışıklı, bol düğmeli kompüterlerin hayatlarımıza karışıvermesi, binalardaki kapıların yakınına geldiğimizde kendiliğinden açılıvermesi, hatta PTT’ye başvurup yıllarca sıra bekleyerek evlerimize bağlatabildiğimiz, sonra da başköşelerde üzerine dantel örterek muhafaza ettiğimiz telefonların nereye gitsek yanımızda götürebileceğimiz, nerede istersek konuşabileceğimiz akıl almaz cihazlara dönüşüvermesi, yani bilim-kurgu televizyon dizisi Uzay 1999’un gerçek oluvermesi an meselesiydi. O sıra döküldü terütaze popçularımız şeker şurup şarkılarıyla ortalığa. Renkli kostümleri, bir o yana bir bu yana savurduğu fönlü saçları ve kendine has dans stiliyle şirin mi şirin Kenan Doğulu’yu da o sıralar tanıdık.
1993 yılında ilk albümü “Yaparım Bilirsin” yayınlandığında Kenan Doğulu henüz sadece 19 yaşındaymış. O albümde “Jazz Yapma” (evet, caz değil; “jazz”) diye bir şarkısı da varmış (mış diyorum çünkü diğer şarkıların arasında biraz sönük kalmış olmalı ki bugün ancak görünce hatırladım.) Aradan 23 yıl geçmiş. Kenan Doğulu artık 42 yaşında ve “Jazz yapma, kafa karıştırma” diyen 19 yaşındaki Kenan’a kafa tutuyor. Kenan Doğulu şimdi caz yapıyor. 20 küsur yıl içerisinde pop formunda hafızalarımıza yer etmiş, sevilmiş, dile düşmüş Kenan Doğulu şarkılarının caz formunda düzenlemelerinin ve bir de sıfır kilometre şarkının yer aldığı “İhtimaller” adı verilmiş albüm, geçtiğimiz günlerde DGL Müzik ve DMC ortaklığı ile yayınlandı.
Kenan Doğulu mahallenin kızlarına “Hepsi senin mi?” diye laf atan bıçkın delikanlılardan değildi. “Benimle oynama söyledim sana,” diyerek kızları peşinden koşturan bebek yüzlü yakışıklı da değildi. Olsa olsa o kızların yanında gezdirdiği, arkadaş bildiği, sırrını paylaştığı, annelerin de bu tehlikesizliği nedeniyle pek bir sevip kabul günleri üzeri peçeteyle örtülü tabaklarda poğaça, börek gönderdiği, gördüğü yerde “Ah canım, çok şeker,” diye yanaklarını sıktığı yeni yetme olabilirdi. Oldu da nitekim. Konserlerinde “Ben ailenizin sanatçı Kenan Doğulu,” demesi boşuna değildi. Kaldı ki anne babaların ilk gençlik yıllarındaki mahalle arası aile çay bahçeleri, tahta sandalyeli yazlık sinemalarda filizlenmiş uzaktan bakışmalı mahcup aşklarına fon müziğini Kenan’ın babası Yurdaer Doğulu çalmıştı yıllar yılı elinde gitarıyla.
Genç Kenan’ı emsallerinden ayrı kılacak olan sadece bu fiziksel farklılık değildi şüphesiz. Babadan sirayet etmiş müzikal birikimin üzerine konulmuş eğitim, erken yaşta kazanılmış vizyon ve öngörü ve dahası, en az onun kadar donanımlı, yetenekli bir ağabeyin ortaklığı da cabasıydı. Görünen köy kılavuz istemedi nitekim. Öyle ki zaman zaman “Ben sana hayran, sen cama tırman” düzeyinde seyreden şarkı sözlerine rağmen yan yana getirilmesi her zaman çok kolay olamayan iki kelimeyi, “popüler” ve “nitelikli”yi aynı pakete sığdırarak adını ‘90’lardan 2000’lere, oradan da 2010’lara hasarsız ve ziyansız bir şekilde taşımayı bildi.
Hani artık bahis konusu işi biraz da hafife almak maksadıyla kullanır olduğumuz “olgunluk dönemi eseri” tabiri tam karşılığını bulabilir böylesi bir albümle. Yukarıdaki imaj analizlerinden yola çıkarsak yakın zamanda Tarkan’ın yaptığı türden alaturka formda bir albüm beklenebilirdi 40’lı yaşlarına gelmiş bir Kenan Doğulu’dan. Kim derdi ki mahalle kızlarının ve komşu teyzelerin favori gürbüz çocuğu, yıllar yılı popun ana akımına boca ettiği şarkılarını 2010’ların ikinci yarısında beklenmedik bir kararla rezidansların, plazaların, büyük bankaların adını taşıyan küçük sanat merkezlerinin “creme de la creme” nüfusunca iştahla tüketilecek bir formda yeniden düzenleyecek, çalacak ve söyleyecek. Bunu yaparken yanına Ozan Musluoğlu, Ferit Odman, Mehmet İkiz, Ercüment Orkut, Can Çankaya, Bulut Gülen, Şenova Ülker ve Engin Recepoğulları gibi caz müzisyenlerini alacak ve “caza öykünen” değil, “harbiden caz” bir albüm yapacak. Ben demezdim şahsen, ihtimal vermezdim. Hem de yakın zamana kadar “ben hâlâ yirmili yaşlarımdayım” iddiasını görünümünden ve müziğinden hiç eksik etmemiş bir Kenan Doğulu tanıyor iken.
Albüm bir “en iyileriyle” albümü olmadığı için şarkı seçimi popülerlik kriteri ile değil, şarkıların caz formuna uygunluğu kriterine göre yapılmış belli ki. Bu yüzden albümde “olmazsa olmaz” diyeceğiniz kimi şarkılar yokken, “olmasa da olur” dediğiniz kimi şarkılar var. İlk üç albümden ikişer şarkı, 1993 yılından “Aşk Oyunu” ve “Yazmışsa Bozmak Olmaz”, 1995 yılından “Sımsıkı” ve “Can Bebeğim”, 1996 yılından ise “Gelinim” ve “Koca Çınar” erken dönem Kenan Doğulu şarkılarının örnekleri olarak olgunlaşmış versiyonlarıyla bu albümde yer alıyor. 1999 yılından “Kıyamam”, 2001 yılından “Ex Aşkım”, 2006 yılından “Baş Harfi Ben”, 2009 yılından “Aşkkolik” ve nihayet bugüne ait, yeni bir şarkı “İhtimal” ile toplamda 11 şarkılık bir seçki dinliyoruz.
Dünyada yaygın olarak pop şarkılarının caz versiyonları yapılır. Çoğu kez kendileri söylememiş olsalar bile Michael Jackson’dan Madonna’ya dek, üstelik pek de ihtimal verilmeyecek şarkılarına caz yorumları getirilmiş sayısız pop şarkıcısı vardır. Bizde ise başarılı olabilmiş bir ya da iki örnek dışında, az denenmiş ve pek de ilgi görmemiş bir müzikal biçemdir bu. Her ne kadar caz, kökeni itibarıyla bir çeşit halk müziği olsa da, hem enstrümanist hem de solist anlamında yüksek virtüözite, dinleyiciden ise ortalamanın üzerinde bir kulak dolgunluğu isteyen bu tür, Türkiye’de hiçbir zaman halka inememiş, genelin ilgi alanına girememiş, aksine çok iyi caz müzisyenleri kimi zaman karınlarını doyurabilmek için istemeye istemeye popüler müziğe yanaşmak zorunda kalmıştır.
Bugün dahi, yurt dışında da tanınan nice caz müzisyenimiz olmasına rağmen böyledir bu. Yani Türkiye’de caz yapmak her zaman riskti; bugün de risk. “Caz yapmak” fiilinin öncelikle boşa konuşmak, gürültü yapmak, aykırı sesler çıkarmak olarak algılandığı başka ülke varsa da ben bilmiyorum; oradan pay biçin. Sadece bu nedenle bile Kenan Doğulu’nun bu cesareti göstermesi alkışlanabilir bir şey. Kaldı ki albümün enstümanist anlamında bir virtüözite eksikliği de yok. Elbette Kenan Doğulu bir caz şarkıcısı gibi şarkı söylemiyor. O kadarını beklemek hata olurdu. Yine kendi gibi ya da belki bir parça daha bir pop şarkıcısının şımarıklığından, yersiz ve şuursuz neşesinden, kırılıp dökülmelerinden arınmış gibi ama hepsi bu. Ötesi, kariyerini bir yere kadar düşürmeden taşımış bir şarkıcının keyfekeder bir denemesi, hak ettiği bir lüksün tadını çıkarması ve şaşırtmak pahasına biz vasat pop dinleyicisine önermesi olarak dikkate alınabilir.
HAZİRAN 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder