BİR KARIŞIK KASET
(13 Ocak 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Ahmet Selçuk İlkan imzalı şarkı sözleri en çok ‘80’ler demek. ‘80’lerin arabesk, taverna şarkıları ve şarkıcıları… O zamanlar bir kesim tarafından hafife alınan, küçük görülen, değer verilmeyen, radyo ve televizyonda yayınlanmayan ama halkın her şeye rağmen çok sevdiği, diline marş ettiği, dinlemekten vazgeçmediği şarkılar… Peynir ekmek gibi satan plaklar, köşe başındaki plak ve kaset stüdyosunda liste verilerek doldurtulmuş karışık kasetler, video kasetlerden izlenen şarkılı türkülü Yeşilçam filmleri…
Öncesinde ve sonrasında da çok yazmış, üretmiş olsa da Ahmet Selçuk İlkan denince benim aklıma önce ‘80’ler geliyor. O günlerden hatırımda kalmış her bir şarkının bugün adeta birer klasik gibi hâlâ biliniyor, söyleniyor, dinleniyor olmasını sadece geçmişe özlemle açıklamak mümkün değil. Geçmişe dair özlemediğimiz nice şey var üstelik. O şarkıların melodileri ve sözlerinde saklı insani değer ve duygularsa her şeye rağmen, her daim baki.
Baştan söyleyeyim; içli ve hisli, buğulu sesli şiir okumaları ezelden beri pek sevmemişimdir. Hele şarkıların içinde şiir okunması beni fena halde şişirir. Bundandır ki Ahmet Selçuk İlkan’ın şiirli albümleri hiç ilgimi çekmemiştir bugüne kadar. Seveni çoktur, amenna. Bu bir tercih meselesi. Buna karşın nice sevdiğim şarkının söz yazarı olması hasebiyle önünde eğilir, elini öpebilirim. Benim yerime bir albüm yapıyor şimdi bu işi. Ahmet Selçuk İlkan imzalı şarkı sözlerinden bestelenmiş şarkılar, bir dolu şarkıcı tarafından yeniden seslendirildi ve dört disklik bu projenin ilk iki diski geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle piyasaya çıktı. “40 Ses 40 Nefes” alt başlığı ile piyasaya sürülen albüm, “Unutulmayan Şarkılar Volume 1” adını taşıyor.
İlk iki diskte aslında 20 şarkı var. Fakat 10 şarkı Ahmet Selçuk İlkan’ın sesiyle eşlik ettiği şiirli versiyonlarıyla beraber iki farklı versiyonla yer alıyor albümde. Yani toplamda 30 “track” var. Bir bu kadarı da önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak ikinci albümde olacakmış öğrendiğim kadarıyla.
Bir değil, iki değil, üç değil, beş değil… Dile kolay, onlarca “hit” şarkı. Haliyle de zaten bir süredir çok sever olduğumuz proje albümü, saygı albümü formatının hakkını veren bir iş var elimizde. Bir tek boş şarkının olmadığı, dolu dolu bir “şarkılar ve solistler geçidi”… Ya da şarkıların yazıldığı dönemde çok moda olan türden bir “karışık kaset”.
Gerçi 2011 ve 2014 yıllarında yapılmış iki albüm daha var benzer konseptte. “Seni O Kadar Çok Sevdim ki” ve “Söz: Ahmet Selçuk İlkan” adı verilmiş o albümlerde yine farklı şarkıcılar sözlerini İlkan’ın yazdığı şarkıları seslendirirken o da şiirleriyle onlara eşlik etmişti. Hatta o albümlerin kadrosundan bu albüme dâhil olanlar da var. Zara, Kutsi, Cengiz Kurtoğlu ve Hakan Altun gibi. Ancak bu albüm hem bir kırkıncı yıl kutlaması niteliğinde olması, hem de seçilen şarkılar ve şarkıcılar itibarıyla daha farklı bir klasmanda duruyor.
Tabii bu şarkıların yazıldığı yıllarda popta değil belki ama alaturka, halk müziği, sanat müziği ve en çok da arabeskte her şarkıyı herkes söylerdi. Özellikle tutmuş şarkıları neredeyse söylemeyen kalmazdı. Genellikle bu farklı seslerden birinin yorumu daha çok sevilir, öne çıkar, bazen de çıkmaz, şarkı birkaç kişiye birden mal olurdu. Bu yüzdendir ki bu albümde yer alan şarkıların büyük çoğunluğunu farklı farklı seslerden hatırlıyor olabilirsiniz, orası biraz karışık.
Misal, albümün açılış şarkısı olan “Seninle Aşkımız Eski Bir Roman” benim hafızamda daha ziyade Zeki Müren’in sesiyle kayıtlı ama Ferdi Özbeğen’in sesi de geliyor hatırıma, Bergen’in sesi de. Bestesi Ali İhsan Kısaç’a ait bu şarkıyı bu albümde ise Cengiz Kurtoğlu seslendirmiş. Düzenlemesini ise Selim Çaldıran yapmış.
Albümün lansman gecesi sahnedeki konuklardan biri de Cengiz Kurtoğlu idi. Yıllarca en acıklı, en içli şarkıları ağır abi tavrından hiç taviz vermeden seslendirmiş Cengiz Kurtoğlu’nun zayıfladıktan sonra sürekli şaka yapıp kikir kikir gülen yaramaz ve muzır bir çocuğa dönüştüğünü görsem de o gece, şarkıyı yine eskisi gibi en ağır abi haliyle söylemiş bereket. Sesi ve soluğu hiç değişmeyenlerdir Kurtoğlu. Yılların getirdiği doğal aşındırma payını bir kenara koyarsak bu şarkıyı ‘80’lerde söylemiş olsa, eminim yine böyle söylerdi.
Bir sonraki şarkı “Sabahçı Kahvesi” ise bir Ferdi Tayfur bestesi. Bu şarkı daha sonra başkaları tarafından seslendirilmiş olsa da bir Ferdi Tayfur şarkısı olarak bilindi hep. Bu albümde Sezgin Gezgin’in düzenlemesiyle Hakan Altun seslendiriyor. Yakışmamış desem yalan olur. Ve fakat Hakan Altun’un acilen nodül tedavisi görmesi gerektiğini bir kez daha düşündüm şarkıyı dinlerken, o ayrı.
Albümde Serkan Kaya’nın Selim Çaldıran düzenlemesiyle seslendirdiği Yılmaz Tatlıses bestesi “Bu Şehrin Geceleri” de 1989 yılında Ferdi Tayfur’un sesinden sevilmişti. Yakın dönemin popüler arabesk yıldızlarından biri olarak kabul edilebilecek Serkan Kaya bu şarkı için doğru seçim olmuş. Hatta denilebilir ki albümde ‘80’ler arabeskine en çok yaklaşan düzenleme ve yorumlardan biri bu şarkı (Tatlıses çağrışımı sebebiyle de belki.)
Tesadüf müdür bilinmez ama hemen ardından gelen “Bizim Sokaklar” da bir Ferdi Tayfur şarkısı. Bestesini de Tayfur’un yaptığı şarkıyı bu albümde Göksun Çavdar’ın düzenlemesiyle Koray Avcı seslendirmiş. Avcı’nın en büyük şanssızlığı da albüm sıralamasında Serkan Kaya’dan sonra yer almak olmuş sanırım. Zira iki albüme, onca tıklanmaya, dolu dolu konserlere filan rağmen Koray Avcı’nın henüz bir şarkıcı olmadığı, bir şarkıcı gibi şarkı söyleyemediği çok belli oluyor. Şarkı söylemenin ses salınımından ibaret olmadığını düşünüyorsanız böyle tabii bu. Şarkı bir yandan çok eğlenceli ve akılda kalıcı olmasına karşın tam bir prozodi faciası. “Seee-nin-leee”, “neeee-reee-deee” kısımları kulaklara zarar. (Ferdi Tayfur da böyle söyler bu arada.)
Coşkun Sabah’ın en parlak günlerinde ülkedeki hemen hemen her eve girmiş albümlerinden biridir “Hatıram Olsun”. Bestesini de kendisinin yaptığı bu şarkı ile Sabah epeyce kıyamet koparmıştır o günlerde. Ben Gökben’in sakin ve naif yorumunu da severdim ama şarkıyı sonra bir de Bülent Ersoy söyledi ki dinlemelere seza!
Bu albümde “Hatıram Olsun”u Selim Çaldıran’ın düzenlemesi ile Linet seslendiriyor. Linet’in şarkıcılığını hep abartılı bulurum.Çok sert ve hırslı şarkı söylemeyi “muhteşem yorumculuk” sayanlardan değilim kendi adıma. Gelin görün ki bu albümdeki “Hatıram Olsun” yorumunu fena bulmadım. En azından Bülent Ersoy ve Linet’in yorumlarını arka arkaya dinleyip Bülent Ersoy’un abartı hususunda kimselere pabuç bırakmadığını ve muhtemeldir ki bundan sonra da bırakmayacağını bir kez daha fark edince Linet’in yorumu sakin bile gelmiş olabilir kulağıma.
Sırada yine bir Ferdi Tayfur bestesi var: “Unutmak İstiyorum”. Bu şarkı sözü, Ahmet Selçuk İlkan’ın birden fazla kez bestelenen şarkı sözlerinden biri. Sözleri ilk kez 1984 yılında Taşkın Sabah bestelemiş ve şarkı o yıl hem Taşkın Sabah’ın hem de Arif Susam’ın ilk albümlerinde yer almıştı. Aynı sözleri Ferdi Tayfur’un ikinci kez bestelemesi ise 90’ların başına denk geliyor. 1991 yılında yayımlanan “Bana da Söyle” adlı Ferdi Tayfur albümünde ilk kez duyduğumuz bu besteyi bu albümde Ekin Eti’nin düzenlemesiyle Halil Sezai seslendirmiş. Şarkı bambaşka (bir parça saykodelik) bir hale gelmiş bu yeni düzenleme ve yorumla. ‘80’lerin değil belki ama 2010’ların arabesk yorumu pekala böyle bir şey olabilir ki Sezai’nin son albümü de bu minvaldeydi zaten aşağı yukarı.
1984 yılında yayımlanan Ayşe Mine albümüne adını veren, sonrasında Biricik tarafından da seslendirilen “Yemin mi Ettin?” bu albümde Yıldız Tilbe’nin sesinden çıkıyor karşımıza. Bestesi Selahattin Cesur’a ait şarkıyı Selim Çaldıran düzenlemiş. Yıldız Tilbe yine bildiğimiz gibi. Sesi yorgun, çapaklı, pek de uğraşmadan bir defada söylemiş de çıkmış gibi.
Neyse ki en büyük Ahmet Selçuk İlkan “hit”lerinden biri var sırada. Bestesi Özer Şenay’a ait olan “Tövbekar”, albüm lansman gecesi İlkan’ın söylediğine göre 41 ayrı şarkıcı tarafından seslendirilmiş bugüne dek. ‘80’lerden ben en çok Ercan Turgut’un sesinden hatırlıyorum bu şarkıyı. Bir de Nilüfer’in ilk kez arabesk söylemeyi denediği “Nilüfer ‘80” albümünden. Bu albümde ise Selim Çaldıran’ın düzenlemesiyle Ümit Besen’den dinliyoruz bu meşhur şarkıyı. Albümün dinlemesi en keyifli şarkılarından biri.
Yine çok bilinen ve sevilen bir başka şarkı var sırada. İlk kez 1983 yılında Coşkun Sabah’ın seslendirdiği, 1985 yılında Zerrin Özer’in de “Kırmızı” adlı albümüne aldığı şarkının aynı beste üzerine yazılmış farklı ama bir parça da benzer sözlerle yapılmış “Bir Gülü Sevdim” adlı bir kardeşi daha var ki, onu da Zeki Müren ve Ferdi Özbeğen seslendirmiş, o sözleri ise Ülkü Aker yazmıştı. Zerrin Özer plağında da şarkının adı “Bir Gülü Sevdim” olarak geçiyordu, bu albümde de öyle geçiyor. Şimdilerde dijital platformlarda Zeki Müren’in “Son Buluşmamız” adında bir şarkısı da gözüküyor ama o şarkı bu şarkı değil. Yani durum biraz karışık. Neyse… Bu albümde şarkıyı Zara seslendiriyor.
Bu albümün güzel taraflarından biri de şarkıları ilk akla gelenlerin söylemiyor oluşu. Öyle ya “Bir Gülü Sevdim”i pekala Coşkun Sabah ya da Zerrin Özer söyleyebilirdi ama onlar farklı şarkılar söylemişler. Buna özellikle dikkat edilmiş gibi. Eğer öyleyse de iyi edilmiş.
Müziğe çocuk şarkıcı olarak başladığı dönemde de arabesk söyleyen, son dönemde de ardı ardına iki arabesk albüm yayımlayan Zara bu şarkıyı da tıpkı o albümlerindeki şarkılar gibi kendi üslubunca, halk müziği gırtlağından fazla uzaklaşmadan seslendirmiş. Bu arada Zara da saygı albümlerinde yer alma konusunda bir rekora doğru ilerliyor ya bakalım hayırlısı.
Onuncu sırada “Yanımda Sen Olmayınca” ile Selami Şahin var. Kendi bestesi olan ve ilk kez Zeki Müren tarafından seslendirilen bu şarkıyı Selami Şahin kendi albümlerinde seslendirmedi bugüne dek. Bir önceki şarkı gibi bu şarkının düzenlemesini de Selim Çaldıran yapmış. Selami Şahin ise hem besteci hem de şarkıcı olarak değerini bir kez daha gösteriyor bu şarkıda.
Albümün her iki diskinde var olan toplam yirmi şarkının onunun şiirli versiyonları beşer beşer iki diskin sonuna yerleştirilmiş. Bu nedenle yazının burasında ben ikinci diske geçeceğim çünkü sıradaki şarkılar zaten ikinci diskte de var.
Albümün ikinci diski Muazzez Ersoy’un seslendirdiği “Kahır Mektubu” ile açılıyor. Tabii “Kahır Mektubu”nun kısa versiyonu ile demek daha doğru olur. Zira Zeki Müren’den sonra hiç kimse bu şarkıyı orijinal versiyonu ile seslendirmedi. Şarkının orijinal hâli plakta tam tamına 26 dakika sürüyor. Yani birbirine bağlantılı olarak, hiç es vermeden devam eden bir şarkılar silsilesi aslında “Kahır Mektubu”. Müzik tarihimizde örneği az olan türden bir iş. Bir diğer denemeyi de “Masal” ile yine Zeki Müren yapmıştı ve o şarkı da 23 dakikadan biraz fazla sürüyordu.
Gelgelelim plakta 26 dakika olan bu şarkının sonradan yapılan CD baskılarında 29 dakika olduğunu görüyoruz. Üşenmedim karşılaştırdım ve fark ettim ki CD baskısındaki versiyonda bazı tekrarlar daha fazla, plakta ise (plak formatının 26 dakika ile sınırlı olmasından dolayı) kısaltılmış. Bunu da tarihe not düşmüş olayım.
Şarkının orijinal versiyonunda şarkı sözlerinde Ahmet Selçuk İlkan’ın yanı sıra İlhan Behlül Pektaş, Zeki Müren ve şarkının bestecisi de olan Muzaffer Özpınar’ın imzaları var. Kısa versiyonundaki bölüm ise sadece İlkan ve Pektaş’ın imzalarını taşıyor. Bu çok görkemli, senfonik denemenin en etkili kısmı da bu kısım zaten. Muazzez Ersoy’un sesini ve tavrını seviyorsanız, seve seve dinleyebilirsiniz (En azından Selim Çaldıran’ın düzenlemesi ile şarkının bu hâli Sibel Can’ın sesini verdiği o fenaların fenası Ozan Doğulu düzenlemesinden kat be kat iyi.) Beni yine Zeki Müren paklar, o ayrı.
Sonrasında başka seslerden de duymuş olsak İbrahim Tatlıses’in 1991 yılında seslendirerek damgasını vurduğu Burhan Bayar bestesi “Kurşuna Gerek Yok”, bu albümde Sezgin Gezgin’in düzenlemesiyle Tan Taşçı tarafından seslendirilmiş. İbrahim Tatlıses’in bile makul bir tonda söylediği ve sesinin sınırlarını çok da zorlamadığı bu şarkıyı Tan’ın bu tonda söylemesini yadırgadım. Ses aralığının geniş olduğunu zaten biliyoruz ama buradaki gösteri biraz yersiz olmuş. Albümde beni en çok yoran kayıt bu olabilir.
Sırada bir Selami Şahin bestesi olan “Gözler Kalbin Aynasıdır” var. Biliyorsunuz tıpkı arabesk şarkı ve şarkıcıları gibi ‘80’lerde taverna şarkı ve şarkıcıları da TRT denetiminden geçemez, ekrana çıkamazlardı. Atilla Yelken “Gözler Kalbin Aynasıdır” ile bu makus talihi yenebilenlerden olmuştu o sıralar. Yani Emel Sayın’dan ve hatta Selami Şahin’den çok önce bu şarkıyı bir kuşak Atilla Yelken’den dinlemiş ve sevmiş idi. Bu albümde ise Kıraç seslendirmiş şarkıyı ve düzenlemeyi de kendisi yapmış.
Bilenler bilir, Kıraç Zeki Müren saygı albümünde de vardı ve albümün lansman gecesinde “Ben düzgün Türkçe diksiyonu Zeki Müren’den öğrendim,” gibi bir laf etmişti. “Tam öğrenememişsin be Kıraç,” diye geçirmiştim içimden. Nitekim ilk şarkılarını duyduğumuzdan bu yana ve bu şarkıda da sesli harfleri yanlış telaffuz etmeye devam ediyor. Zeki Müren’in son 10-15 yılında iyice abarttığı vibratolarını tam da o şekilde taklit ediyor, ona sözüm yok ama ben Kıraç olsam içinde bu kadar “e” ve “a” harfi olan bir şarkıyı seslendirirken iki kere düşünürdüm.
Sırada “Aşk Kitabı” var. Bir Coşkun Sabah bestesi olan “Aşk Kitabı”, ilk kez 1981 yılında onun tarafından plak yapılmış, ardından da neredeyse söylemeyen kalmamıştı. Biliyorsunuz şarkı birkaç yıl önce bu defa Nilüfer ve Hayko Cepkin’in “rock” versiyonu ile tekrar popüler oldu. Şarkıyı bu albümde Selim Çaldıran’ın düzenlemesiyle Kutsi seslendiriyor. 2000 yılından bu yana müzik piyasasında ‘80’ler taverna müziğinin etrafında dolaşıp duran şarkılarıyla bildiğimiz Kutsi için “Aşk Kitabı” şaşırtıcı bir seçim olmamış. Kutsi belki yeterince çalışkan bir müzisyen değil ama onun kuşağındaki sesler arasında böylesi şarkılar için hâlâ biçilmiş kaftan.
Yine bir Coşkun Sabah bestesi ile devam ediyor albüm. Coşkun Sabah denilince ilk akla gelen şarkı olan “Anılar”ı bu defa Zerrin Özer’den dinliyoruz. Zerrin Özer son 15-20 yıldır nasılsa yine öyle. Sesi yorgun, belli ki kendisi de öyle. Nitekim şarkının meyan kısmının teknik makyajla derlenip toparlandığı çok belirgin.
Benim ‘80’lerde Ercan Turgut ve Erkin Koray’dan bildiğim “Sarhoş Gibiyim”i nispeten yakın tarihlerde Müslüm Gürses, Nilgül, şarkının bestecisi Özer Şenay’ın oğlu Deha Özer Şenay’ın solisti ve kurucusu olduğu Salt grubu gibi başka seslendirenler de oldu. Bu albümde Seksendört grubu Tuna Velibaşoğlu’nun düzenlemesi ile seslendirmiş. Çok daha eğlenceli, dinamik olabilecekken orta karar seyreden düzenleme ve yorum ile şarkı yeterince yükselemeden arada kaynayıp gitmiş ne çare.
Bir başka Ferdi Tayfur bestesi olan “Geçen Yıl Bu Zamanlar”ın sözlerinde Ahmet Selçuk İlkan’ın yanı sıra Ferdi Tayfur’un da imzası var. Bu şarkı da Ferdi Tayfur’un sesiyle kulaklarımıza yer etti 1992 yılından bu yana. Bu albümde ise Sezgin Gezgin’in düzenlemesi ile İntizar seslendiriyor. İntizar’ın sesini ve şarkılarını seven çok. Yakın dönemin sayılı kadın arabesk şarkıcılarından biri olarak hatırı sayılır bir hayran kitlesi de var. İntizar kariyerine Ferdi Tayfur’un yapımcılığında başlamıştı ayrıca. Haliyle bu şarkı ile bu albümde doğru yerde durduğu söylenebilir.
Sırada “Günün Birinde” ile Yeşim Salkım var. Bestecisinden sonra ilk kez 1982 yılında önce Ayşe Mine, ardından Neşe Karaböcek’in plak yaptığı bu Selahattin Cesur bestesi asıl popülerliğini yıllar sonra Göksel seslendirdiği zaman yakalamıştı. Sezgin Gezgin alışageldiğimizden farklı bir biçime, biraz İspanyol bir havaya sokmuş şarkıyı ve Yeşim Salkım da kendi üslubunca seslendirmiş. Şarkıyı Göksel’in seslendirdiği 2001 yılı da nostalji olduğuna göre bu düzenleme ve yorumla pekala bir kere daha keşfetmek mümkün olabilir.
İlk kez 1984 yılında bestecisi Necdet Tokatlıoğlu’nun, 1985’de Bülent Ersoy, 1986’da ise Ferdi Özbeğen’in seslendirdiği “Sevdikten Sonra”bu albümde Selim Çaldıran’ın düzenlemesi ile Emre Altuğ tarafından seslendirilmiş. Ne şarkının Emre Altuğ için uygun olduğu ne de Altuğ’un şarkının hakkını verebildiğini söylemek mümkün. Sanırım Altuğ albüme yapımcının sanatçısı olma kontenjanından girmiş yoksa kırk yıl düşünsem bu şarkıyı ona söyletmek aklıma gelmezdi benim şahsen.
Albümün en kuvvetli şarkılarından biri her nedense sona saklanmış. Coşkun Sabah kendi bestesini olan “Tahta Masa”yı seslendiriyor ikinci diskin onuncu sırasında. Zamanında Ümit Besen’in sesinden sevilip dile düşmüş bu şarkıyı albüm için Emre Moğulkoç düzenlemiş. Bir dönem Türkiye’de Coşkun Sabah kasetlerinin girmediği ev kalmamıştı. Haliyle de o dönemin fonuna yerleşmiş seslerden biridir Sabah’ın sesi. Son 20 yıldır pek az albüm yaptı, yaptıkları da fazla ses getirmedi ama ben şahsen onun sesini özlemişim ki bu şarkıda duymak iyi geldi.
İkinci diskin bundan sonrasında da tıpkı ilk diskte olduğu gibi yine beş şarkının bu defa şiirli versiyonları var. Oldu olacak albümdeki şiirli şarkıları da sıralayayım. Birinci diskte: “Kahır Mektubu”, “Geçen Yıl Bu Zamanlar”, “Tahta Masa”, “Kurşuna Gerek Yok”, “Anılar”. İkinci diskte: “Seninle Aşkımız Eski Bir Roman”, “Sabahçı Kahvesi”, “Unutmak istiyorum”, “Hatıram Olsun” ve “Yanımda Sen Olmayınca”.
Albüm kartonetinde Zeynel Abidin Ağgül tarafından çekilmiş Ahmet Selçuk İlkan fotoğrafları kullanılmış. Kartonet tasarımı ise 70X100 imzası taşıyor.
Bu şarkıların yeni duyulduğu, sonra sevildiği, sonra dillerden dillere dolaştığı yıllardan gelip geçmiş bir müzik sever olarak ben bu albümü dinlemekten hoşnut kaldım özetle. Pek sevmediklerim de oldu, daha çok sevdiklerim de ama şöyle ya da böyle hafızalarımıza kazınmış bu şarkıları deforme etmeden, doğru tercihler yaparak, çoğunlukla doğru şarkıcılara söyleterek Yapımcı Polat Yağcı, Sanat Yönetmeni Ahmet Selçuk İlkan, Süpervizör Mehmet Erke ve Repertuvarist Zeynep Seren İlkan ortaya eli yüzü düzgün bir proje albümü çıkarmışlar. Müzik tarihimizin bir dönemini özetleyen arşivlik bir albüm.
OCAK 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder