1975 - 3. Bölüm
Birinci: Zeki Müren
Yarışmaya katılan şarkıların ilk dördü, 17 Aralık 1974 gecesi ekrana getirilmişti. Ankara’da Orkut Stüdyosu’nda gerçekleştirilen
çekimlerde solistler şarkılarını orkestra eşliğinde canlı olarak seslendirmiş,
bu kayıtlar banttan yayınlanmıştı. Bu ilk program Uğur Akdora, Attila Atasoy,
Yeşim ve Esin Afşar’ın şarkıları ekrana geldi.
24 Aralık gecesi ise bu defa Gökhan Abur, Cici Kızlar, Cahit Oben ve Nilüfer ekrandaydı.
7 Ocak 1975 gecesi Füsun Önal, İskender Doğan, Zerrin Yaşar ve Nejat & Reha ikilisinin seslendirdiği şarkılar yayınlandı.
14 Ocak gecesi yayınlanan son bölümde de Ali Rıza Binboğa, Yeliz, Serter Bağcan ve Semiha Yankı’nın şarkıları vardı.
18 Ocak günü Nilüfer ve Nino Varon, yaptıkları basın toplantısıyla yarışmadan çekildiklerini açıklayınca, 21 Ocak gecesi şarkıların tamamı tekrar ekrana getirildiğinde, ekran başındakiler bu defa 15 şarkıyı izlediler ve dinlediler. 22 Ocak günü ise Ankara’da yarışma jürisi değerlendirmesini yapmak üzere toplanırken halk oylaması da resmi olarak başlamıştı. Evlerinde şarkıları izleyenler o günden itibaren adreslerine gelmiş posta çeklerine beğendikleri parçanın adını yazarak PTT vasıtasıyla oylarını gönderebileceklerdi ve bu süreç 28 Ocak tarihine kadar devam edecekti.
Jüri ve halk oylamasının yarı yarıya etkili olduğu değerlendirme sonucu 7 Şubat günü açıklandı. 9 Şubat gecesi yapılacak finalde yarışacak 8 şarkı şöyle sıralanıyordu:
Halk oylarının sayım ve değerlendirmesi epeyce şenlikli
olmuştu. Oylara yarışmayla uzaktan yakından ilgisi olmayan Zeki Müren’in hatta
yarışmanın sunuculuğunu yapan Bülent Özveren’in bile adını yazanlar olmuştu. Sinyal
müziği olarak kullanılan “Çoban Yıldızı”na oy verenlerin sayısı da hiç az
değildi.
24 Şubat 1975 tarihli Tv'de 7 Gün dergisinde yayımlanan haber. |
Halk oylaması sonuçlarına göre Ali Rıza Binboğa ve şarkısı
“Yarın”, açık ara öndeydi. “Delisin” dışında hemen hepsi festival şarkısı
formatında olan onlarca şarkının arasında Ali Rıza Binboğa’nın şarkısı daha
güncel, daha popüler bir çizgideydi. Üstelik o yıllarda Türk popunun moda akımı
Anadolu pop çizgisinden giden bir şarkıydı ve Ali Rıza Binboğa hem farklı
tavırları, hem de halk çocuğu görüntüsü ile izleyen herkese çok yakın gelmişti.
Üstelik Binboğa, şarkısını söylerken sol elini havaya kaldırıyor, bu durum
sözleriyle de sol siyasi görüşe yakın duran şarkının belirli kitlelerce
sahiplenilmesinin önünü açıyordu.
Oysa Türkiye’yi temsil edebilecek en doğru şarkının seçilmesi için dişini tırnağına takmış ihtisas jürisi, halkın bu seçiminden pek de hoşnut kalmamıştı. Jüri üyeleri arasında Eurovision Şarkı Yarışması gibi uluslararası bir platform için bu şarkının fazla yerel ve politik olduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli fazlaydı.
Halk oylamasında, tahmin edildiği üzere ikincilik Cici
Kızlar’a verilmişti. Ali Rıza Binboğa’nın halktan aldığı oyların yarısı kadar
bir oy alarak ikinci olabilen Cici Kızlar, sahne üzerinde hem gençlikleri ve
sempatileri, hem de eğlenceli şarkılarıyla gönülleri fethetmişlerdi. Zaten
yarışmanın başından beri favori ekiplerden biriydiler.
“Seninle Bir Dakika”, “Dilenci” ve “Hayalimdeki Adam” halk oylamasında “Yarın” ve “Delisin”in ardından yüksek oy alan diğer şarkılardı ama bu tablo tek başına bir anlam taşımıyordu. Jürinin yüzde elli oyu çok şeyi değiştirebilirdi ve bunu ancak final gecesi görebilecektik.
9 Şubat günü son provalar saat 16’ya kadar sürdü. Finalistlerden Semiha Yankı ve Füsun Önal gribal enfeksiyon yaşıyorlardı ve bu durum Füsun Önal’ın şarkısını özel izinle “playback” yaparak seslendirmesine neden olacaktı. Semiha Yankı ve Füsun Önal’ı karşı karşıya getirense saç modeli tartışması oldu ve provalarda gergin dakikalar yaşandı. Füsun Önal, daha önce yapılan çekimlerde günün modası “afro” saçlarıyla kamera karşısına geçmiş, buna karşın Semiha Yankı düz ve sarı saçlarıyla karşımıza çıkmıştı. Ancak final günü Semiha Yankı’yı kendisininkine benzer bir saç modeliyle gören Füsun Önal çılgına dönecek, kuliste saç modeli taklidi üzerine ciddi bir tartışma yaşanacak, Füsun Önal, kendisine kıyasla hayli deneyimsiz olan Semiha Yankı’yı bir güzel haşlayacak ve sahneye ona inat, düz saçlarla çıkacaktı.
Yayın saati yaklaştığında TRT Orkut Stüdyosu’nda tüm şarkıcılar, söz yazarları, besteciler ve orkestra hazırdı. Salondaki az sayıda koltuk seçkin davetliler tarafından doldurulmuş, canlı yayın “Çoban Yıldızı”nın büyük orkestra tarafından çalınmasıyla başlamıştı. Bülent Özveren’in anonsuyla birer birer sahne alacak finalistler, şarkılarını canlı olarak bir kez daha seslendirecekler, sonra sıra sonuçların açıklanmasına gelecekti.
9 Şubat 1975 tarihli Milliyet gazetesi haberi. |
Herkes çok ama çok heyecanlıydı. Birkaç profesyonelin
dışında zaten isimlerin çoğu daha önce çok fazla sahne deneyimi yaşamamıştı.
Üstüne üstlük bir de kimsenin hiç alışık olmadığı canlı yayın heyecanı ve canlı
yayında canlı şarkı söyleme riski eklenince, heyecanlanmamak da elde değildi.
9 Şubat 1975 günü finalistlerin bir kısmı Orkur Stüdyosu'nda |
“Aa! Bu Zarf Boş !”
Final gecesi Semiha Yankı ve Ali Rıza Binboğa makyaj odasında. |
Şarkıların seslendirilmesi tamamlandığında ekranda sunucu Bülent
Özveren vardı. Özveren, Yılmaz Dağdeviren tarafından kendisine teslim edilen
zarfı eline aldığında heyecan doruktaydı. “Noterlikçe verilen listeye göre,”
diye başlayan ilk cümlede ise artık herkes soluğunu tutmuştu. Sonuçlar
sekizinciden birinciye doğru açıklanacaktı. Ama bu, sanıldığı kadar kolay
olmadı.
Jürinin ve halkın verdiği oylar kesişmemiş, bu durum da
ortaya birden fazla üçüncü, ikinci ve hatta birinci çıkarmıştı. Halk jürisinin
birincisi Ali Rıza Binboğa, ihtisas jürisininki ise Semiha Yankı’ydı. Ortalama
puanlar alındığında ise Cici Kızlar da birinciliğe ortak oluyor ve Yankı ve
Cici Kızlar Ali Rıza Binboğa’yı averajla devre dışı bırakıyorlardı. Sağdan da
soldan da toplansa Semiha Yankı ve Cici Kızlar eşit puandaydı ve bu ihtimal o
ana dek hiç kimsenin aklına bile gelmemişti.
“Aslında bugün
düşündüğümde oylamalarda en çok birinciliği alan şarkının yarışmayı
kazanmasının doğru bir mantık olduğunu görüyorum. Buna göre de Semiha Yankı’nın
birinci olması çok doğaldı. Ama o an orada bu çözüm aklıma gelmedi. Canlı
yayındaydık. Bir şeyler yapmam gerekiyordu ve ben kura çekmeye karar verdim.”
Bülent Özveren, daha en başından beri tüm ayrıntıları büyük
bir titizlikle düşünüp, çözümler üretirken, nasıl olmuşsa olmuş, eşit puanla
birincilik ihtimalini göz ardı etmiş ama çözüm canlı yayında yine ondan
gelmişti: Kura çekilecekti. Bir dolu, bir de boş zarf olacak, dolu zarfı çeken
yarışmanın birincisi olacaktı.
Tansiyonu olabildiğince tepeye çıkaracak bu fikre o an kimse
itiraz etmedi. Kim bilir, belki de herkes, aylardır sürmekte olan bu maratonun
bir an önce bitmesini, nasıl olursa olsun, artık bir sonuca ulaşmasını
istiyordu. İşin daha fazla uzamasına kimsenin tahammülü kalmamıştı.
Zarfları Semiha Yankı ve Cici Kızlar’ın yaşça en küçüğü
olması nedeniyle Bilgen Bengü çekti. Bilgen Bengü zarflardan birini çekip içini
açtığında gayri ihtiyari “Aa! Bu zarf boş !” diye bir çığlık attı. O
saniyelerde Semiha Yankı elindeki “Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi
temsil edecek eser” yazılı kağıdı herkese göstermek gayretiyle seyircilere
doğru tutmuş, havada sallıyordu.
Zafer Semiha Yankı’nın olmuştu. İlk kez
katılacağımız Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi bu ufak tefek, gencecik
kız temsil edecekti.
Yarışmanın nihai neticesi o gece şu sıralamayla açıklandı:
Doğan Şener, 26 Şubat 1975 tarihli Hey dergisinde yayımlanan
yazısında yarışma parçalarını şöyle değerlendiriyordu:
Yarışmanın en kaliteli
parçası Tuğrul Dağcı / Nino Varon kompozisyonu “Boşver”di. Nilüfer’in
seslendirdiği parça, bir festivalde tam notu alacak güçteydi. Ne yazık ki Nilüfer’in
yarışmadan çekilmesiyle şansını kaybetti.
Müzikal açıdan “Boşver”i
izleyen en iyi melodi “Seninle Bir Dakika” idi. Bol “la la la”sının dışında
parçanın entrodüksiyonu ve yükselen kısımları çok etkileyici idi. Semiha Yankı’nın
sesi pes tonlarda iyi değil. Fakat şarkıcı sağlam ve pürüzsüz bir ses ve tekniğe
sahip. Yüksek notalara detone olmadan çıkabiliyor.
Bizce en iyi üçüncü
beste, Yeliz’in söylediği, Selmi Andak’ın bestesi “Hayalimdeki Adam”dı.
Heyecanını yenemediğinden Yeliz, ilk söyleyişinde pek başarılı olamadı. Fakat
ödüllerin dağıtıldığı gece parçanın tam hakkını verdi.
Bunların dışında İskender Doğan’ın kendi bestesi “Günahsızlar”, Yeşim’in söylediği Cahit Oben’in bestesi “Böyle mi Başlar?”, Cahit Oben’in kendi bestesi “Özlenen Sevgi”, Gökhan Abur’un söylediği Selmi Andak’ın bestesi “Bir Gün Karşılaşırsak” güçlü, anlamlı kompozisyonlardı. Fakat karışık olmaları, tekrarlarının akılda kalmaması gibi nedenlerle müzikseverlerin ilgisini çekemediler.
Nejat Yavaşoğulları’nın bestesi “Caniko” sade fakat ilginç bir eserdi. Nejat – Reha ikilisi epey sempati topladı. Uğur Akdora’nın bestesi “Anılar” tertemiz, Batılı bir yapıya sahipti fakat Uğur Akdora grip olduğu için bestesini iyi seslendiremedi. Attila Atasoy’un bestesi “Dilenci” değişik bir temayı işlemesi yönünden ilginçti.
Selim Atakan’ın bestesi “Çiçekler”i Zerrin Yaşar, prozodik hataları yüzünden başarılı söyleyemedi. Füsun Önal’ın söylediği Attila Özdemiroğlu’nun bestesi “Minik Kuş”un özellikle B kısmı çok güzeldi. Fakat halk, kendi çizgisinin dışına çıkan Füsun Önal’ın bu şarkısını benimsemedi. Genç sanatçıdan daha hareketli bir parça bekleniyordu.
Esin Afşar’ın bestesi “Canı
Sıkılan Adam” ile Serter Bağcan’ın bestesi “Mümkün Değil” bu yarışma için zayıf
kaldılar. Her iki parçanın melodik yapıları bir hayli eski idi.
Yarışmanın en çok dikkat çeken besteleri Ali Rıza Binboğa’nın söylediği “Yarın” ile Attila Özdemiroğlu’nun Cici Kızlar tarafından seslendirilen “Delisin” idi. Gerek Cici Kızlar, gerekse Ali Rıza Binboğa önce canlı ve dinamik olmaları ile dikkat çektiler. Her iki parçanın kulakta hemen yer etmesi, sözlerinin değişik ve çarpıcı olması, “Yarın” ve “Delisin”i parlatan unsurlar oldu. Hele özgürlük, barış ve ümit temasını çok iyi işleyen Ali Rıza Binboğa, el, kol ve ağız hareketlerindeki gariplik yüzünden başlangıçta epey eleştiri aldıysa da halk, mesajını samimiyetle ulaştıran bu delikanlıyı sevdi. Cici Kızlar da buna benzer bir sempati topladılar.
Eurovision Şarkı Yarışması finalinin hemen ertesi haftasında
Grunberg şirketler grubu, kendisine bağlı dört Eurovision finalistinin
45’liklerini yayımladı: Nilüfer, Füsun Önal, Nejat - Reha İkilisi ve Cici
Kızlar.
Aynı firma, Nilüfer’in yarışmadan çekilen şarkısı “Boşver”in plağını
“Yılın müzik olayı”, Delisin’in plağını ise “1975 Eurovision Beste Yarışmasının
şansız birincisi” ilanıyla halka duyurulacak, çok geçmeden Diskotür Plak da sekiz
finalistin (Ali Rıza Binboğa, Yeliz, Yeşim, Attila Atasoy, Serter Bağcan, Esin
Afşar, Cahit Oben ve Uğur Akdora) plaklarını ardı ardına piyasaya sürecekti.
Aynı günlerde Ali Kocatepe’nin sahibi olduğu 1 Numara
Plakçılık da İskender Doğan’ın Eurovision şarkısını “Bu plakta aradığınız her
şey var,” cümlesiyle lanse ediyordu.
Plak piyasasına olağanüstü bir hareket ve
bereket getirecek bu 45’likler içerisinde en çok satan, hiç kuşkusuz halk
oylamasının birincisi “Yarın” olacak, ne var ki en az onun kadar satması
beklenen “Seninle Bir Dakika”nın yasal plağı ise epeyce gecikmeli olarak, ancak
Avrupa finalinden sonra piyasaya sürülebilecekti.
Meraklısına Not:
1975 Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemelerine ait görüntüler maalesef bugünlere ulaşamadı. O günlerin şartlarında TRT'de eski yayın bantları silinerek yeniden kullanıyordu çünkü bantlar hem zor bulunuyordu hem de çok pahalıydı. Eurovision bantları da böylece silindi ve arşive girmedi. TRT'de ancak 1976 yılından sonra arşiv oluşturulmaya başlandı. Bu nedenle de 1975 yarışma şarkılarının o dönemli kayıtlarına ulaşmak mümkün değil. Yukarıdaki videolarda yer alan kayıtlar şarkıların plak versiyonlarıdır; biri hariç ki onun hikâyesini daha sonra anlatacağım. Zerrin Yaşar'ın seslendirdiği "Çiçekler" ile Şenay'ın televizyonda da ekrana gelmemiş "Umut" adlı şarkıları ise daha sonra plak olarak da yayımlanmadıkları için pop müzik tarihinin kayıpları arasında.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder