1978 - 2. Bölüm
Çayla Kutlanan Taze Aşk
Grup Nazar |
Finale kalan 12 şarkı ilk kez 16 Aralık 1977 Cuma gecesi ekrana getirilecek,
aynı yayın cumartesi gecesi de tekrar edilecek, böylece şarkılar halka
tanıtılmış olacaktı. Ne var ki halk bu defa sadece seyirciydi. Bu 12 şarkı
arasından hangi 6 tanesinin finale bırakılacağına sadece TRT’nin görevlendirdiği
beş kişilik jüri karar verecekti.
Jüri (Seçici Kurul) üyeleri Şerif Yüzbaşıoğlu, Önder Bali, Gürer Aykal, Mithat Fenmen ve Selçuk Sun |
Şarkıların görüntülü kayıtları 13 ve 14 Aralık günleri Ankara’da, TRT’nin Kavaklıdere’deki stüdyolarında gerçekleştirildi. Şarkıcılar ve gruplar şarkılarını özel olarak hazırlanan sade bir dekorun önünde, “playback” eşliğinde söylermiş gibi yaptılar.
Ayça ve Elma Şekerleri |
TRT yönetimi orkestra şefi olarak yine Timur
Selçuk isminde karar kılmış ve görevlendirme yapmışsa da 1975’den farklı olarak
yarışmanın bu aşamasında orkestra devreye girmeyecek, Timur Selçuk’un ve
orkestranın işi 6 şarkının seçilmesinden sonra başlayacaktı.
Herkesin merakla beklediği 12 şarkının çekimleri, gazete ve
dergilere haliyle dedikodularla birlikte haber olacaktı. Bu dedikoduların başında
da Nükhet Duru – Doğan Canku aşkı geliyordu kuşkusuz.
Nükhet Duru ve Doğan Canku |
Günün pop yıldızları
arasında başı çekenlerden biri olan Nükhet Duru’nun adı şöhreti yakaladığından
beri, şöhrete ulaşmasında büyük pay sahibi olan Mehmet Teoman’la birlikte
anılıyordu. Yarı finalde Nükhet Duru’nun solo olarak seslendireceği “Anılar”
adlı şarkının sözleri de Mehmet Teoman’a aitti. Ne var ki ikisinin kısa bir süre
önce yollarını ayırdıkları ve Nükhet Duru’nun Doğan Canku ile aşk yaşamaya
başladığı konuşuluyordu.
Nitekim çekimlerde bu dedikodunun gerçek olduğu ortaya
çıkmış, Duru ve Canku yakınlaşmalarını meraklı gözlerden saklama ihtiyacı
duymamışlardı. Nitekim o günlerde yayımlanan TV’de 7 Gün dergisi bu haberi kapağına
taşıyacak ve TRT stüdyosunda çekilmiş fotoğraflar eşliğinde “İki Bardak Çayla
Kutlanan Taze Aşk” başlığıyla verecekti.
Bu haber basın için bulunmaz nimetti. Zira Nükhet Duru yarı
finalde eski sevgilisinin yazdığı bir şarkıyı seslendirirken, yeni sevgilisinin
içinde bulunduğu grupla da bir başka şarkı seslendiriyordu.
Bir başka dedikodu konusu ise bir süre öncesine kadar
aşkları magazin basınında gündeme gelen Serpil Barlas ve TRT yapımcısı Bülent
Varol idi. Serpil Barlas’ın finale kalmasında bu aşkın rolü olduğu da yazılıp
çizilmişti ama çift beklenmedik bir biçimde ayrılmıştı. Çekimler arasında aynı
stüdyoda bulunan Serpil Barlas ve Bülent Varol, birbirlerini görmezden
gelmişlerdi.
Ayça ve Elma Şekerleri sempatiklikleri, Cengiz Orçun ise
görme engelli oluşu nedeniyle basının ilgi odağındaydılar.
Ali Rıza Binboğa
çekimde kendisine eşlik edecek üç vokalist kızı apar topar Ankara’dan bulmuş,
Rezzan Yücel ise şarkısının hikâyesi gereği Paris’te geçen bir geceyi
canlandırabilmek amacıyla çekimde kullanılacak 75 yıllık antika laternayı İstanbul’dan
getirtmişti.
Nilüfer’in de içinde bulunduğu Grup Nazar, şarkısını
seslendirirken dans edecekti ve bunun için grup üyeleri Haldun Dormen yönetiminde
koreografi çalışmışlardı.
Daha şarkıları jüriden başka kimse duymamıştı ama yazılıp
çizilenler, tahminler hep aynı isimleri işaret ediyordu. Nükhet Duru ve Modern
Folk Üçlüsü, Nilüfer’li Grup Nazar ve Esmeray, Funda & Ertan Anapa, Melike
Demirağ, İskender Doğan ve Kerem Yılmazer’den kurulu “Biz” ekibinin finale kalmasına
adeta kesin gözüyle bakılıyordu.
Grup Sekstet |
16 Aralık 1977 Cuma gecesi şarkıların tek tek tanıtılacağı
program ana haber bülteninin hemen ardından, saat 20:45’de yayınlanmaya
başladı. Programın jeneriğinde tıpkı 1975 yılında olduğu gibi yine Melih Kibar’ın
bu maksatla bestelediği “Çoban Yıldızı” adlı bestesi çalındı, ardından ekranda
sunucu Bülent Özveren göründü. Özveren yarışma hakkında yaptığı açıklamalardan
sonra ise sırayla her bir şarkıyı ekran başındakilere sunacaktı.
2. Cengiz Orçun – “Barış”
(Bu
şarkının ne ses ne görüntü kaydına ulaşabildim.)
3. Ertan Anapa & Funda
Anapa & Esmeray & Melike Demirağ & İskender Doğan & Kerem
Yılmazer – “Biz”
4. Aydın Tansel – “Hiç Şansım Yok”
5. Grup Anadolu Majör – “Dostluğa Davet”
6. Grup Karma – “İmkansız”
7. Rezzan Yücel – “Bu Gece”
8. Ayça ve Elma Şekerleri – “Küçük Kız”
9.Grup Nazar – “Sevince”
10. Nükhet Duru – “Anılar”
11. Ali Rıza Binboğa – “Baharım Sensin”
12. Cahit Oben – “Dosta Mektup”
(Maalesef bu şarkının da ses ya da görüntü kaydı yok elimde.)
Cuma ve cumartesi gecesi şarkıların ekrana gelmesinden hemen
sonra, pazar sabahı Seçici Kurul toplandı. TRT koridorlarında tüm gün süren
trafikten ve gerilimden halkın haberi yoktu. Ancak pazar gecesi
yine ana haber sonrasında finale bırakılan şarkıların ekrana getirilmesiyle bir yerlerde bir terslik ortaya
çıktı. Çünkü finale beklendiği gibi 6 değil, sadece 4 şarkı kalmıştı: “Dostluğa
Davet”, “Sevince”, “İmkânsız” ve “Yaşamana Bak”.
“Dünyaya Bizi Hayvan
Diye İlan Edemezler!”
İşin aslı hemen ertesi gün ortaya çıktı. Jüri finale aslında 5
şarkı bırakmış, aynı gün sabah saatlerinde kararını TRT’ye bildirmiş, hemen
ardından da TRT Yönetim Kurulu toplanarak finale bırakılan parçaları
değerlendirmişti.
İşte ne olduysa o toplantıda olmuştu. Yönetim Kurulu
üyelerinden Sezai Orkunt “Önemli olan bizi hayvan yerine koyan bir parçanın Avrupa’da
bizi temsil edemeyeceğidir,” diyerek yumruğunu masaya vurmuş ve sözlerine şöyle
devam etmişti: “Sizleri bilmem ama ben kendimi hayvan olmaktan tenzih ederim. Dünyaya
bizi hayvan diye ilan edemezler!”
Sezai Orkunt’un bahsettiği parça “Biz”di ve Yönetim Kurulu
üyeleri arasında Orkunt gibi düşünen başkaları da vardı. Onlara göre bu
parçanın sözleri TRT yayın ilkelerine aykırıydı ve bu yüzden yarışma dışı
bırakılması gerekiyordu. Nitekim yapılan oylama neticesinde 4’e karşı 6 oyla
şarkının finalist şarkılar arasından çıkarılmasına karar verilmiş, bu yüzden de
pazar gecesi finale 4 şarkının kaldığı duyurulmuştu.
Haber, müzik dünyasında bomba etkisi yarattı. TRT Yönetim
Kurulu bu kararını yönetmenliğin 41. maddesine dayandırıyor ve şarkının
sözlerinin “umuma, ahlâka ve adaba aykırı” olduğunu iddia ediyordu. Jüri
üyeleri kendi seçimlerinin Yönetim Kurulu tarafından değiştirilmesi nedeniyle rahatsızdı.
“Biz” cephesi ise meseleyi Danıştay’a taşıma kararı vermişti.
29 Aralık 1977 tarihinde Meclis’te CHP grup başkanvekilleri
Altan Öymen ve Hayrettin Uysal’ın, Başbakan Süleyman Demirel başkanlığındaki
İkinci Milliyetçi Cephe hükümeti hakkında gensoru açılması için verdiği önerge,
31 Aralık günü yapılan güvenoyu neticesi hükümetin düşmesiyle sonuçlandı.
O
gece Türkiye yeni bir yıla televizyonda 12’den hemen önce Ajda Pekkan, hemen
sonra da Zeki Müren’le girerken, 1 Ocak günü Demirel Çankaya Köşkü’ne çıkarak
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e istifasını sunacaktı.
Ocak ayının ortalarına gelindiğinde Eurovision Türkiye finalinin
5 Şubat’ta yapılacağı kesinleşmişti ama yarı final elemelerine dair tartışmalar
hâlâ deva ediyordu. 11 Ocak’ta bir basın toplantısı yapan TRT Yönetim Kurulu
üyesi Sezai Orkunt ortaya yeni iddialar atacak ve “Mesela Bülent Özveren’in Yönetim
Kurulu üyelerinden Adnan Saygun’un evine beraberinde iki jüri üyesi ile
birlikte giderek bazı tavsiyelerde bulunduğu, bizzat sayın Saygun tarafından Yönetim
Kurulu’muza bildirilmiştir. Ayrıca mesela Nükhet Duru grubunun Eurovision
yarışmasına Türkiye’yi temsilen katılacağını ben bir ay önceden biliyordum,”
diyecekti.
TRT Genel Müdür Vekili Doğan Erden ise hemen ertesi günü yaptığı
açıklamada bu iddiaların asılsız ve dayanaksız olduğunu, Seçici Kurul
üyelerinin çirkin bir zan altında bırakıldığını söylüyordu.
Tartışmalar süredursun, 16 Ocak günü başlaması gereken
orkestra provalarının ilk günü bir de orkestra krizi çıkacaktı ortaya. Timur
Selçuk şefliğinde Devlet Senfoni Orkestrası üyelerinin bir araya geldiği gün orkestradaki
huzursuzluk, TRT’nin şarkı sayısı 4’e düştüğü için orkestra üyelerine önceden
vaat ettiği meblağda para ödemeyeceğinin ortaya çıkmasıyla başlamış ve yükselen
sesler sonrasında prova yapılamadan orkestra üyeleri salonu terk etmişti.
Bunun üzerine TRT Yönetimi bu defa Devlet Operası Orkestrası
ile anlaşma yoluna gitti ve ilk prova tarihi 24 Ocak belirlendi. Müzisyenler
arası dayanışma gereği Devlet Operası Orkestrası’nın TRT’nin bu teklifini kabul
etmeyeceğini düşünen Timur Selçuk durumu gazetecilerden öğrenmiş ve çok
şaşırmıştı. Üstelik orkestra şefliğine de Onno Tunç’un getirildiği söyleniyor, yine
kendisine TRT tarafından resmi bir bildiri yapılmamışken duyduğu bu haber
karşısında Timur Selçuk “O, Onno’nun bileceği iş,” demekle yetiniyordu.
Haberin duyulmasının hemen ertesinde Ankara’ya gidip TRT
yetkilileri ile görüşen Timur Selçuk orkestra şefliği görevinden istifa
ederken, onun yerine geçmesi düşünülen Onno Tunç’un finalist parçaların düzenlemelerini
yapmasına karar verilmişti.
Zaten 3 parçanın düzenlemesini o yapmıştı, şimdi
bunların arasında “İmkânsız” da dâhil oluyordu. Orkestra şefliği için ise TRT
yönetimi bambaşka bir isimde karar kılmıştı. Final gecesi orkestrayı Devlet Operası
Koro Şefi ve Devlet Tiyatroları Müzik Direktörü olan Alman müzisyen Dieter Brux
yönetecekti.
Tam da orkestra provalarının başladığı gün, 24 Ocak günü
Danıştay’dan beklenen karar çıktı. Dört uzman üyenin hazırladığı bilirkişi raporunu
dikkate alan mahkeme, “Biz” adlı şarkının sözlerinin TRT yayın ilkelerine
aykırı olmadığına hükmetmişti. “Biz” beşinci finalist olarak yarışmaya tekrar
dâhil oluyordu.
“Laternacı Kâzım Çalsa…”
TRT Yönetim Kurulu emekli Oramiral Sezai Orkunt’un spekülasyon
yaratan iddiası karşısında Nükhet Duru da sessiz kalmamış ve gazetelere şu
beyanatı vermişti: “Biz amatör değiliz. Şu kadar yıllık tecrübe ve şöhretimizi
şarkımıza destek yapıp bu yarışmaya girdik. Kazanırsak ünümüz biraz daha artar.
Asıl mesele bu yarışmanın milli bir dava oluşundadır. Kazanırsak başarımıza,
kaybedersek mevcut şöhretimize çamur atmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu yüzden
sayın Sezai Orkunt’u söylediği sözlerden ötürü dava ediyoruz.”
Grup Anadolu Majör |
Neyse ki bu konuda bir dava açılmasına gerek kalmayacak ve
birkaç gün sonra Nükhet Duru, Ali Kocatepe ve Sezai Orkunt’un Ankara’da bir otel lobisinde
bir araya geldikleri ve Orkunt’un Duru’dan özür dilediği haberi, Hürriyet
gazetesinde manşetten verilecekti.
4 finalist şarkının rekabetinde odak noktası şüphesiz
Nilüfer ve Nükhet Duru’ydu. Her şeye rağmen Nükhet Duru şarkıya ve içinde yer
aldığı ekibe o kadar güveniyordu ki, finalden hemen önce Nilüfer’e açık açık
meydan okuyarak “Paris’e biz gideceğiz,” demişti.
Nilüfer de “Kimin ne kadar soluğu olduğu 5 Şubat’ta
milyonlarca televizyon izleyicisi tarafından görülecek ekranda,” diyerek rakip
ekipten daha az iddialı olmadığını gösteriyordu cümle aleme. Zaman daralıyor,
rekabet kızışıyordu.
Finale sadece bir hafta kala ortaya başka bir iddia daha
atıldı. Başından bu yana bir plak şirketinde hissesi olduğu için tarafsız olamayacağı
hatta olmadığı konusunda hakkında şüpheli sözler söylenen jüri üyesi Şerif
Yüzbaşıoğlu, “Dostluğa Davet” adlı şarkının “playback” kaydında piyano çalmıştı
ve bu iddia altında aranjör Onno Tunç’un imzası olan bir belgeyle gazetelere
haber oluyordu. Bir jüri üyesinin finalist parçalardan birinde müzisyen olarak
yer alması doğru muydu?
Gazetelere “skandal” olarak yansıyan bu haber karşısında
Onno Tunç “Biz parçaları çaldığımız zaman ortada ne Eurovision vardı ne de
jüri. Profesyonel insanlar her parça teklifini şartları uygun bulurlarsa kabul
ederler. Parçanın altyapısında çalarlar. Altyapıda çalmak hiçbir şey ifade
etmez” diyecek, Şerif Yüzbaşıoğlu ise kendini şöyle savunacaktı: “Anadolu Majör’ün
parçasında çaldığımı jüri olmam teklif edildiğinde TRT ilgililerine söyledim. ‘Bu
parça Eurovision’a gidebilir,’ dedim. ‘Önemli değil,’ dediler. Gerçekten önemli
değil, çünkü mesele ciddi değildir. Eurovision’un yapılmasını istemeyenlerin
provokasyonudur. Ben değil, Laternacı Kazım çalsa, bu parça finale gelirdi.”
Şerif Yüzbaşıoğlu |
Öte yandan TRT hummalı bir çalışmayla büyük finale hazırlanıyordu. 1975 yarışmasının yapıldığı günlerde TRT’nin elinde renkli çekim yapabilecek teknik imkânlar yoktu. Bu nedenle Semiha Yankı’nın tanıtım filmi bile siyah beyaz çekilmişti. Oysa bu kez, TRT’nin yakın bir tarihte satın aldığı iki adet naklen yayın arabası, yayının renkli olarak yayınlanmasa bile renkli olarak kaydedilmesine imkân sağlayacaktı.
Ankara Televizyonu’nun emektar Orkut Stüdyosu, yarışma için
yeniden düzenleniyordu. Sahne biraz daha genişletilmiş, kameraların rahat
hareket edebilmesine imkân sağlanmış, reji odası büyütülmüştü. Dekorda mavi
rengin tonları zemin olarak kullanılmış, krem rengi tonlarında ve bal petekleri
görüntüsünde küçük kutucuklarla da sahneye derinlik kazandırılmıştı. Orkestranın
rahat yerleşebilmesi için tıpkı 1975 yılında yapıldığı gibi salonun ön
sıralarındaki koltuklar söküldü, orkestra için özel sandalyeler yaptırıldı.
Yayından sorumlu ekip bu kez işi daha sıkı tutuyor, elindeki
kısıtlı imkanlara rağmen, finalin kusursuz geçebilmesi için olabildiğince
tedbir alıyordu. Binanın üst katındaki odalardan biri, jürinin karar aşamasında
kullanması için “karar odası” olarak hazırlanmış, stüdyonun lobisinde bir bölüm
tüm şarkıcı, söz yazarı ve bestecilerin yarışma süresince durabilmesi için “green
room” olarak ayrılmıştı. Hem karar odasına hem de kulis haline getirilen bu
bölüme kameralar yerleştirildi. Böylece ekran başındakilerin final heyecanını
salon dışından görüntülerle de takip edebilmesi sağlanacaktı.
Televizyon Daire Başkanı Yılmaz Dağdeviren, final gecesi
salonda yer alacak davetlilerin isimlerini tek tek kendisi tespit etmişti.
Davetli olarak geceye katılacak erkeklerin smokin, kadınların tuvalet giymesi
zorunluluğu davetiyelerde belirtiliyordu. Böylece gecenin bir balo havasında
geçmesi sağlanacaktı.
5 Şubat gecesi ülkede milyonlarca insan televizyon başında
yerini almış, Orkut Stüdyosundaki heyecan ise had safhaya varmıştı. Dananın
kuyruğu kopacak, 1975 yılında yaşadığımız hezimeti bize unutturacağını
umduğumuz şarkı, birkaç saat içerisinde belli olacaktı.
Onca gürültü patırtıya, dedikodulara ve tartışmalara rağmen büyük final gelmiş çatmıştı işte. Saatler 20:40’ı vurduğunda kameralar çalıştı ve naklen yayın ülkenin dört bir yanında izlenmeye başladı.
Onca gürültü patırtıya, dedikodulara ve tartışmalara rağmen büyük final gelmiş çatmıştı işte. Saatler 20:40’ı vurduğunda kameralar çalıştı ve naklen yayın ülkenin dört bir yanında izlenmeye başladı.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder