Bir
gece önce ekranda Modern Folk Üçlüsü ile birlikte “Dönme Dolap”ı seslendiren
Zerrin Özer, 29 Aralık Pazartesi günü Ankara’da düzenlediği basın toplantısında
yarışmadan çekildiğini açıklıyordu.
Aslında
gazeteciler ilk sinyalleri Zerrin Özer’in basın toplantısından birkaç gün önce
Ali Kocatepe’den almışlardı. Kocatepe, Zerrin’in yarışmadan çekilebileceğini ve
yerine Nükhet Duru’yu davet edebileceklerini fısıldamıştı gazetecilerin
kulağına. Zerrin Özer basının karşısına geçtiğinde dayısının kızının bir
cinayete kurban gitmesinden dolayı yaşadığı üzüntülü günleri yarışmadan
çekilmesine gerekçe gösteriyordu: “Ayrıca, bu yarışma sırasında da ikinci plana
itildiğimi anladım. Bana bunu çok sayıda dostum söyledi,” diyen Zerrin,
toplantı esnasında basın mensuplarının ardı ardına sorduğu sorular karşısında
daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlayacaktı.
Ali
Kocatepe ve Zerrin Özer’in iş ortaklığı da sona ermişti çünkü Zerrin artık
menajeri olarak Ali Kocatepe ile çalışmayacağını söylüyordu. Zerrin’in Modern
Folk Üçlüsü ile birlikte yarışmaya girmekten duyduğu rahatsızlık zaten başından
beri konuşuluyordu. Söylenenler doğru çıkmış, ipler kopmuştu.
Nitekim birkaç
gün sonra bu defa Ali Kocatepe, yanında Modern Folk Üçlüsü’nden Doğan Canku
olduğu halde bir basın toplantısı düzenleyecek ve Zerrin hakkında sorulan
sorulara şöyle yanıt verecekti: “Zerrin şartları baştan biliyordu. TRT’ye
herhangi bir başvurusu olmayan Zerrin’i vokalist kontenjanımızdan faydalanıp
aramıza aldık. Tek başımıza elde ettiğimiz başarımızı onunla paylaşmaktan
kıvanç duyduk. O ise küçük hesaplar peşinde. Hem ayıp hem kendine yazık etti...
Onu yıllar önce daha amatör bir şarkıcı iken elinden tutup kamuoyuna ilk kez
lanse eden Modern Folk Üçlüsü idi. Yıllar önce bu topluluğun yanında şarkı
söylemenin kendisi için ne büyük şeref olduğunu unutan Zerrin, bugün böyle bir
sarhoşluk içinde. Yanında kendisi ile birlikte bu şarkıyı yorumlayan Modern
Üçlüsü’nden şikayetçi olup harcandığını söyleyebiliyor.”
Kim
haklı kim haksızdı bilinmez ama Ali Kocatepe’nin söylediklerinde şöyle bir
doğruluk payı vardı. Zerrin henüz tanınmıyorken, ilk kez Modern Folk Üçlüsü’nün
amatör sesleri ekrana çıkardığı bir programla kamera karşısına geçmiş ve şöhrete
giden yolda ilk adımı böyle atmıştı.
Aynı
basın toplantısında Ali Kocatepe, Nükhet Duru’ya basın yoluyla açık çağrı
yapıyor ve çağrısını kendisine özel olarak yinelemeyeceğini ifade ediyordu,
aynı çağrıyı Sezen Aksu ve Ajda Pekkan’a da yaptıklarını söylemeyi ihmal
etmeden. “Eğer üçü birden evet derlerse çok seviniriz. Nükhet, Ajda ve Sezen’le
birlikte çalışmaya, yarışmaya hazırız,” diyordu Kocatepe, şarkısına ne derece
güvendiğinin altını çizercesine. İşler hiç beklenmedik şekilde tersine dönmüş
ve Ali Kocatepe kısa süre öncesine kadar yarışmada en büyük rakibi olarak
gördüğü Nükhet Duru’yla ittifak kurma noktasına gelmişti.
Ya
Nükhet Duru cephesinde neler oluyordu? Yarışmayı kazanma şansı çok yüksek
görülen şarkılardan biri olan “Dönme Dolap” hiç beklemediği anda Türkiye’yi
temsil etme fırsatını getirmişti Nükhet Duru’ya. Peki o, bu fırsatı
değerlendirecek miydi?
Zerrin
Özer ve Ali Kocatepe’nin Ankara’da düzenledikleri basın toplantılarına karşılık
birkaç gün sonra bu kez Nükhet Duru, İstanbul’da basının karşısındaydı. Ali
Kocatepe’nin çağrısına Duru’nun cevabı çok kısa ve kesindi: “Hayır! Konusunu
dahi kendim hazırladığım ve inandığım şarkı ‘İstanbul İstanbul’ ile bu seneki
sıramı savmış bulunuyorum. Kısmet gelecek seneye. ‘Dönme Dolap’la yarışmam söz
konusu değil.”
Peki
şimdi ne olacaktı? Sezen Aksu ve Ajda Pekkan ihtimallerinin çok ama pek düşük
olduğu, hatta bu davetlerin biraz da nezaket icabı olduğu biliniyordu. Nitekim
her iki isimden de bir cevap gelmedi. Ali Kocatepe büyük oynamış ama
kaybetmişti. Şimdi herkes “Dönme Dolap”ta Modern Folk Üçlüsü’ne eşlik edecek
kadın şarkıcının kim olabileceğini konuşuyordu.
“Bu Kızdan Spiker Olmaz!”
1981
yılını karşılayan yılbaşı gecesi Türk televizyon tarihinde ilk kez ekrana bir
dansöz getirilecek, 1978 yılında çekildiği halde o yıl gösterilmeyip arşive
kaldırılan ve nihayet iki sene sonra ortaya çıkan görüntüleriyle Nesrin
Topkapı, Türkiye’de televizyona çıkan ilk dansöz payesine hak kazanacaktı.
Aynı
yılbaşı gecesi ilk kez ekranlara gelen ve daha önce kimsenin adını sanını
duymadığı Kibariye, müzik dünyasına bomba gibi düşecek ve bu kara kuru çingene
kızı bir gecede meşhur olmakla kalmayıp, tüm ‘80’li yıllar boyunca arabesk
müziğin giderek hız almasında başrollerden birini oynayacaktı.
1981
yılı ocak ayında Ayşegül Aldinç ismi bir kez daha gazete manşetlerine taşındı.
Aldinç, bir süredir hazırlanmakta olduğu TRT spikerlik sınavını kaybetmişti. Ayşegül
Aldinç, yıllar sonra bu konuda şöyle konuşacaktı: “Nasılsa bu kız yarışmada
finale kalıp şarkıcılık yolunda adım attı, artık bundan spiker olmaz, gitsin
şarkıcı olsun dediler ve beni spiker yapmadılar.”
Nitekim
“bu kız” tam da o günlerde, hiç kimsenin aklına gelmeyen bir ihtimalin
gerçekleşmesi sonucu Eurovision Şarkı Yarışması finalinde bir anda şansı en
yüksek isimlerden biri haline gelecekti. Bir kadın vokal arayışı içinde olan
“Dönme Dolap” ekibi ve erkek vokal arayışı içinde olan “İstanbul İstanbul”
ekibi kendi aralarında sessiz sedasız anlaşmışlardı. “İstanbul İstanbul”da
Modern Folk Üçlüsü Ayşegül Aldinç’e, “Dönme Dolap”ta ise Ayşegül Aldinç Modern
Folk Üçlüsü’ne vokal yapacaktı. Böylece finalde yarışacak altı şarkıdan ikisi
aynı ekip tarafından seslendirilecekti.
Başından
beri en fazla tartışma yaratmış iki şarkının akıbeti artık belli olmuştu. Şimdi
gözler 14 Şubat gecesi yapılacak büyük finaldeydi.
2
Şubat günü şarkıların büyük orkestra için yapılmış düzenlemelerinin TRT’ye
teslim edilmesiyle birlikte planlanan takvim işlemeye başladı. 5 ve 6 Şubat
tarihlerinde büyük orkestra İstanbul Radyosu’nda ilk provalarını yaptı. 9, 10
ve 11 Şubat tarihlerinde ise Kuruçeşme Stüdyoları’nda solistli provalar alındı.
Final gecesi ekipler şarkılarını orkestra eşliğinde canlı seslendireceklerdi
ancak bu canlı kayıtlar, önceden banda alınacaktı. Çekimler 12 Şubat günü yine
TRT Kuruçeşme Stüdyoları’nda yapıldı.
Yarışma
şarkılarının önceden canlı kaydedilmesi ve final gecesi banttan yayınlanması
ilk kez denenen bir yöntemdi. Besbelli ki 1979 yılında final gecesi yaşanan
teknik aksaklıklar bu kararda etkili olmuştu. TRT’nin henüz kullanmaya
başladığı yeni ve modern televizyon stüdyolarında yapılan çekimler, istenen
teknik kaliteyi sağlasa bile canlı yayın heyecanından uzak gerçekleştirilecek
ve bu da şarkıcıların performansları konusunda adil karar alınmasını
engelleyecek bir handikap olarak gündeme getirilecekti.
“Miras”,
“Bigudi” ve “Nerde O Eski Tangolar” ekiplerinde tanıtım filmlerinin
yayınlanmasından bu yana bir değişiklik olmamıştı. “İstanbul İstanbul” ve
“Dönme Dolap” ekiplerinin aldığı son hal de herkesin malumuydu. “Dostluk”
ekibinde ise vokalist değişikliği yapılmış ve Kayahan’a eşlik eden eski vokal
grubundan sadece Şenay Algaç kalırken, yeni vokalistler Rezzan Diniz, Greys
Küçükgüzel ve Karen Gerson olmuştu.
Basın
mensuplarının kısıtlı sürelerle stüdyoya alındığı çekimler hayli renkli
geçecek, ekipler büyük orkestraya göre yeniden düzenlenmiş şarkıları, dansları ve
final gecesi için özel hazırlanmış kostümleriyle göz dolduracaklardı.
Stüdyoya
yaklaşık yarım metre yüksekliğinde bir sahne kurulmuş, orkestra bu sahnenin
hemen önünde zemin hizasına yerleşmişti. Şarkıcılar şarkılarını orkestradan
yüksekte kalan bu platform üzerinde seslendirmişlerdi. Daha provaların ilk
gününde, söz konusu platformun yeterince geniş olmaması nedeniyle huzursuzluk
yaşanacak ve dans edecek ekipler, koreografilerini sahnenin darlığını göz
önünde bulundurarak yeniden düzenlemek zorunda kalacaklardı.
Takvimler
14 Şubat Cumartesi gününü gösteriyordu. Herkes için heyecan had safhadaydı. 12
Eylül sonrası sokağa çıkma yasakları nedeniyle gece hayatı sekteye uğramış,
insanlar evlerinden çıkmaz olmuştu. Televizyon, enerji tasarrufu nedeniyle
günde üç saate düşürülen yayın akışına rağmen halkın tek eğlencesiydi. Üstelik
tek kanallıydı. Dolayısıyla ekran başındakiler kadar Kuruçeşme Stüdyosu’nda
toplanmış şarkıcılar, besteciler, söz yazarları ve TRT ekibi de biliyordu ki o
gece ülkede televizyon olan her evde az sonra başlayacak canlı yayın
izlenecekti.
Teknik Bir Arıza
Soğuk
bir kış gecesi başlıyordu. İstanbul kar altındaydı. Haberleri müteakip ekranda
hava durumu vinyeti göründüğünde nefesler tutulmuştu. İşte ne olduysa o
dakikada oldu. Canlı yayın başlaması gereken saatte başlamadı. Onun yerine
televizyon ekranlarına kar manzaraları eşliğinde saz eserleri gelmişti. “Teknik
bir arıza” açıklamasının hemen ardından yayınlanmaya başlayan “İtalya’dan
Müzik” programında Caterina Caselli’nin şovunu izlemek zorunda kalan ekran
başındakiler çaresiz, merakla bekliyorlardı. İstanbul’da neler oluyordu?
O
sırada Kuruçeşme Stüdyoları’nda telaş ve panik hakimdi. Finalde yarışacak
ekipler, yayını izlemeleri için kurulmuş büyük ekranlı monitörün karşısında
kalakalmışlardı. Stüdyoyu besleyen trafoda meydana gelen arıza nedeniyle canlı
yayını gerçekleştirecek cihazlar çalışmıyordu. İETT’den gelecek arıza ekibi
bekleniyor, trafonun anahtarı TRT yetkililerinde bulunmadığı için arızaya
müdahale edilemiyordu. Neden sonra beklenen ekip gelecek, arıza giderilecek,
tam 49 dakika gecikmeyle de olsa canlı yayın nihayet başlayacaktı.
Yayını
Bülent Özveren ve Canan Kumbasar sunuyordu. Stüdyonun bir ucunda üç basamaklı
bir set oluşturulmuştu. Ekipler bu basamaklarda oturuyor ve iki gün önce
yapılan çekimlerin ekrana gelmesini bekliyorlardı. Nitekim finalist altı şarkı
sırayla bir defa, ardından bir kez daha ekrana getirildi.
Ekrana
getirilen görüntüler daha önce yapılan çekimlerle kıyaslandığında, ekiplerin bu
defa epeyce hazırlık yaptıkları görülebiliyordu.
Gerek özel hazırlanmış
kostümler gerekse şarkılar için hazırlanan şovlar bunu gösteriyordu. Ne var ki
orkestra eşliğinde yapılmış canlı icralar ekran başındaki herkesi hayal
kırıklığına uğratacaktı.
Yapılan çekimlerde kimi kez orkestranın, kimi kez de
şarkıcıların sesleri yeterince duyulmuyordu. Canlı yayının teknik risklerinden
kaçınmak için önceden kayıt yöntemini seçen TRT, o günlerde artık olmazsa olmaz
haline gelmiş teknik aksaklıkların bir kez daha kurbanı olmuştu.
Şarkıların
ikinci kez ekrana gelmesinden hemen sonra halk jürilerinin oluşturulduğu illere
sırayla telefon bağlantısı yapılmaya başlandı.
Stüdyoda hazırlanmış pano, birer
ikişer puanlarla doluyor, halk jürilerinden oylama sonuçları alındıkça
birincilik çekişmesinin “Dönme Dolap”, “Bigudi” ve “İstanbul İstanbul” arasında
olacağı belirginleşiyordu.
“Kız Amatör, Heyecanlanabilir”
Sonuç
hiç kimse için sürpriz olmadı. “Dönme Dolap” dokuz ilden altı tam puan almış ve
toplamda 87 puanla geceyi birincilikle bitirmişti.
Ona en yakın puanı alan
şarkı “Bigudi”ydi. “Bigudi” 66 puanla ikincilik tahtına oturmuştu. Üçüncülüğü 63
puanla “İstanbul İstanbul”, dördüncülüğü 59 puanla “Miras” kazanmış, son iki sırayı
ise 42 puanla “Nerede O Eski Tangolar” ve “Dostluk” paylaşmıştı.
Ertesi gün
ülkede yayınlanan gazete ve dergilerin hemen hepsinde benzer bir manşet vardı: “İrlanda’da
‘Dönme Dolap’ Dönecek!”
Elbette
final gecesi de dedikodulardan, iyi ya da kötü yorumlardan ve hatta
suçlamalardan nasibini alacaktı. Final ertesinde gazete ve dergilere yansıyan
kimi yorumlar şöyleydi:
Ülkü Aker: “Ali Kocatepe’nin şikesini
hala kimse anlayamadıysa şaşarım doğrusu. Her şeyden önce Ayşegül Aldinç’in
kılığı dikkati çekti. Önceki çekime çift giysi getiren ve iki değişik saç
modeliyle izlenilen Aldinç, finale ‘Dönme Dolap’ın giysisi ve saç modeliyle
gelmişti. Sanki finale hazırdı. Sonucu biliyordu!”
Erol Evgin: “Ayşegül Aldinç’in fiziği
güzel ama ses olarak zayıf kalıyor. Profesyonel değil. İrlanda’da Modern Folk
Üçlüsü’nün önde olması daha yerinde olur. Kız amatör, heyecanlanabilir!”
Yeşil Giresunlu:“Bir
kez daha görüldü. TRT’de büyük yolsuzluk var. Bu iş birkaç kişinin dümenine
bırakılmıştır.”
Ferdi Özbeğen: “Turizm gücümüz açısından ‘İstanbul
İstanbul’un birinci gelmesini istiyordum. ‘Dönme Dolap’ eski operetlerin, müzikallerin
müziklerine benziyor. Sonucu hayretle karşıladım.”
Esin Engin: “Daha önceden her şey
belliydi. Bu yüzden sonuçlar hakkında yorum yapmıyorum.”
Nükhet Duru: “Ali Kocatepe’yi, Modern
Folk Üçlüsü’nü ve Ayşegül Aldinç’i tebrik ederim. Kazanamayan arkadaşlar
kesinlikle morallerini bozmasınlar, gelecek yarışmalar için hazırlansınlar.”
Artık hedef İrlanda idi. Öncelikle her yarışmada adet
olduğu üzere, şarkı yeniden elden geçirilecekti. Türkiye finalinde jüri
oylarını toplamasında bir hayli etkisi olduğu aşikâr olan kimi alaturka
nağmeler törpülenecek, şarkı olabildiğince Batılı bir hale bürünecek, bu arada
süresi de 10 saniye uzayacaktı. Yayın yasağı başlamış olduğu için tüm bu
ayrıntılar meraklıları tarafından basından takip ediyor, şarkının yeni
versiyonunun dinlenebilmesi içinse biraz daha zaman geçmesi gerekiyordu.
Merhaba Yavuz Hakan Bey, Nefes almadan en başından bu yana yazı dizinizi okudum... Elinize emeğinize sağlık. Ancak, GELECEK BÖLÜM: "DÖNME DOLAP DÖNÜYOR" yazdığına göre burada bitmiyordu... Devamını nerden okuyabiliriz? Bilgi verebilirseniz çok mutlu olurum... İyi çalışmalar diliyorum...
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.
Merhaba Yavuz Hakan Bey,
YanıtlaSilNefes almadan en başından bu yana yazı dizinizi okudum... Elinize emeğinize sağlık. Ancak, GELECEK BÖLÜM: "DÖNME DOLAP DÖNÜYOR" yazdığına göre burada bitmiyordu... Devamını nerden okuyabiliriz? Bilgi verebilirseniz çok mutlu olurum... İyi çalışmalar diliyorum...
Gerçekten harika bir yazı dizisi, ellerinize sağlık. Selamlar sevgiler.
YanıtlaSil