(9 Aralık 2013 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Eylül Duru, Karadenizli bir ailenin İstanbul’da büyüyen çocuğu olmasına rağmen, doğduğu topraklarla bağını hiç koparmamış. Daha çocuk yaşlarında türkülerle arasında kurulan bağ, günün birinde dönüp dolaşıp onu profesyonel olarak şarkı söylemeye itmiş. Sinema ve tiyatro yazarlığının yanı sıra opera ve şan eğitimi de alan, bir yayınevinde editörlük de yapan Eylül Duru, bir yandan da “Ev ve Komşu Şarkıları” adını verdiği bir projeyle sahneye çıkıp sevdiği şarkıları söylemiş, bir çok albüm ve projede sesiyle yer alırken bir yandan da Blue Motion adlı caz grubunun solistliğini yapmış.
Eylül Duru’nun ilk albümü “Söz”, geçtiğimiz günlerde Ada Müzik etiketiyle yayımlandı. Dokuz şarkının yer aldığı albümde, şarkıların sekizi anonim türküler, biri ise Zülfü Livaneli’nin “Ey Özgürlük”ünün yeni yorumu.
Albümün en önemli özelliklerinden birisi, geçtiğimiz yıl beklenmedik bir şekilde hayata veda eden Behçet Türkekul’un imzası bulunan son albüm olması. Albümün müzik direktörlüğünü yapan, yanı sıra kayıtlarda perküsyon ve davul çalan, vokal yapan Türkekul, ne yazık ki büyük emek verdiği bu albümün yayımlandığını göremeden aramızdan ayrıldı. Duru da albümü Türkekul’a ithaf etmiş zaten.
İlk bakışta bu albüm ‘türküleri Batılı bir “sound”la yeniden söyleme’ gibi çok klişe bir misyonun peşinde koşar gibi gözüküyorsa da, dinlemeye başlayınca anlıyorsunuz ki bu kez yapılan bugüne dek yapılanların birkaç tık üzerinde, ötesinde. Gerek Eser Taşkıran imzalı düzenlemeler, gerek usta müzisyenlerin elinden çıkmış icralar, gerekse Eylül Duru’nun yorumu son derece temiz, özenli, müzikalitesi yüksek ve ticari olmaktan uzak bir albüm çıkarmış ortaya. Zaten albüme bir önsöz yazan Fazıl Say da aynı şeyi söylemiş Eylül Duru’nun müziği için: “Çok iyi bildiğimiz müziklerde bile yeni bir duygu yakalıyor bizi şaşırtarak…”
Buna karşın Duru’nun kelimeleri tane tane vurgulayışı, yer yer teatral (“Dolamayı Dolamayı” da belirgin bir Esin Afşar kokusu var mesela) ve hep açık, berrak, net şarkı söyleme biçimi bir süre sonra fazla akademik tınlıyor; bir parça duygu eksikliği hissetmeye başlıyorsunuz. Mesela “Ey Özgürlük” gibi bir şarkının hissettirmesi gereken coşkudan nasibinizi alamıyorsunuz bir türlü. Bunun bir kusur değil belki ama caz yorumculuğundan kaynaklanan bir dezavantaj olduğu söylenebilir.
Bir de her ne kadar Eylül Duru bu türküleri çocukluğundan beri kendisine verdiği sözü yerine getirmiş olmak için söylediğini kartonet yazısında özellikle vurgulamış ve albümün adını da bu yüzden “Söz” koymuş olsa bile, tamamı anonim türkülerin telif masrafından kaçınmak için mi derlendiği sorusu akla geliyor ister istemez. Zira hepsi çok bildik, çok söylenmiş, hatta artık söylene söylene hırpalanmış türkülerden oluşan repertuar, bu albümün en büyük kusuru gibi gözüküyor. Sokaktan geçen yüz kişiye sorsak, bir Azeri türkü deyince “Ay Laçin”i, bir Ege türküsü deyince “Ah Bir Ataş Ver”i ilk üç sırada sayabilirler çünkü.
Jerry Stolwijk imzalı fotoğraflar ve Hayalgücü Tanıtım tarafından yapılmış kartonet tasarımı tıpkı albümün içeriği gibi şık ve zarif. Gürültü patırtı, her çeşit enstrüman ve bilgisayar sesi kalabalığı, bol ritim soslu eğlence havaları değil de saf ve sade müzik dinlemek isterseniz arada bir, bu albüm iyi, hem de çok iyi gelecek kulağınıza.
ARALIK 2013